Dolar 32,5976
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 21 °C
Az Bulutlu

Değişim Sürecinde Üretim Sistemlerinde Ortaya Çıkan Yeni Global Boyutlar ve Finansal Etkileri

Değişim Sürecinde Üretim Sistemlerinde Ortaya Çıkan Yeni Global Boyutlar ve Finansal Etkileri
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

ÖZET

Çağımızda her alanda çok yoğun bir rekabet ve değişim süreci yaşanmaktadır. Bu değişimden en çok etkilenenler ise işletmeler ve üretim sistemleri olmuştur. Bu nedenle  başarılı olmak isteyen işletmeler değişime uyum sağlamak zorundadırlar. Bunun için ise yeni teknolojiler ve bu teknolojinin finansmanı büyük bir önem arz etmektedir. Bu çalışmada; işletmelerde büyük etki yaratan değişim süreci vurgulanarak, üretim sistemlerinde değişime neden olan faktörler ve bu değişimin finans fonksiyonuna etkileri ele alınmıştır.

I. İŞLETMELERDE  DEĞİŞİM SÜRECİ

Dünyadaki gelişmeler doğrultusunda makro ve mikro düzeyde tüm organizasyonlarda değişimin kaçınılmaz olduğundan söz edilmektedir. Bugün işletme çevreleri eskiye oranla daha hızlı,  kompleks, ve değişken bir yapıya sahiptir.   Eğer organizasyonlar gelecekteki amaçlarına daha hızlı bir biçimde ulaşmak istiyorlarsa özellikle strateji geliştirme ve değişime uyuma çok büyük önem vermek zorundadırlar.

Değişim süreci, ilk olarak ekonomiyi ve  işletmeleri etkilemiştir. Bu nedenle yeni  dünya koşulları karşısında yeniden yapılanmaya ilk geçenler, işletmeler olmuştur.  İşletmeler değişen çevre koşullarının yaratmış olduğu  yeni durumlara adapte olabilmek, rekabet avantajlarını arttırabilmek için sürekli bir arayış ve değişim içinde bulunmaktadır. Aksi durumda, ya, sistem onları değişime zorlayacak veya rekabet edemeyerek piyasadan silinebileceklerdir.

Değişimde maliyet, kalite, hizmet ve hız çağımızın en önemli kavramlarıdır. İşletmelerin bu değişimi gerçekleştirebilmeleri için, öncelikle global  bir vizyon  oluşturmaları ve bunu çalışanlarıyla paylaşmaları gerekmektedir Daha sonra işletmenin yapısında ve yönetim şeklinde üretim, pazarlama ve insan kaynakları yönetiminde radikal değişmelere gereksinim vardır. Çağımız bilgi çağı olduğuna göre, elde edilen bilginin, işletme içinde hızlı ve kolay akışı sağlanmalıdır. Bunun için gerekli yapı ve yönetim şeklinin oluşturulması  bir zorunluluktur. Bilgi teknolojileri  sayesinde herkes doğrudan bilgiyi elde  edinilebilir hale gelmiştir. Bu nedenle, işletmelerde kademeler azaltılarak, yönetim kademelerinin rolleri ve etkinlikleri değişime adapte edilmesi işletmeye değer kazandıracaktır.

A) TEKNOLOJİK GELİŞMELER ve BİLGİ TEKNOLOJİLERİ

Bilgi teknolojileri, verilerin kaydedilmesi, saklanması belirli bir işlem sürecinden geçirilmesi ile bilgilerin üretilmesi, üretilen bilgilere erişilmesi, saklanması, aktarılması gibi işlemlerin en iyi şekilde  yapılmasına olanak sağlayan teknolojileri tanımlamada kullanılan bir kavramdır. Bilgi ve beraberinde  iletişim teknolojisinin gelişmesi birbirine bağımlı ve tamamlayıcı bir şekilde gerçekleşmektedir. Özellikle, bu iki alandaki gelişmeler üretim sistemlerindeki değişim ve bilgi toplumuna geçiş sürecinin hızlanmasına olumlu etki yapmıştır.

1980 sonrası yaşanan son derece hızlı gelişmelere özellikle  iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin altyapısını oluşturduğu kabul edilmektedir. Özellikle  bilgi ve iletişim teknolojilerindeki  yenilikler, haberleşme ve ulaşım maliyetlerini azaltarak işletmeleri, ülkeleri ve piyasaları birbirinden ayıran zaman, yer ve maliyet gibi engelleri büyük oranda ortadan kaldırmıştır. Bu sayede uluslararası finans piyasalarında finansal işlemler kesintisiz olarak yirmi dört saat yapılabilir hale gelmiştir. Reklamlar yoluyla mal ve hizmetlerin tanıtımı kolaylaştığından tüketiciler uluslararası işletmeler tarafından üretilen daha ucuz ve kaliteli mal ve hizmet çeşitlerini yakından tanıma fırsatı bulmuşlardır. Temelleri mikro elektriğe dayanan hızlı teknolojik gelişmeler, başta üretim sistemlerini rekabetin şeklini, pazarların yapısını ve finans piyasalarını etkilemiştir. Artık teknoloji ulusların rekabet yetenekleri belirleyen en önemli bir parametre kabul edilmektedir. Aynı zamanda teknolojik alandaki  bu gelişmeler iletişimi  yaygınlaştırıp, hızını artırarak, toplumları  birbirlerine  daha da yakınlaştırmıştır. Bu nedenle teknolojinin bu özelliği değişiminin ortaya çıkmasında önemli bir faktör olarak sayılmaktadır.

B) ÜRETİMDE AR-GE VE TEKNOLOJİK BELİRLEYİCİLİK


Teknoloji, globalleşmenin en kritik unsurlarından biridir. Sağladığı fırsatlar ve değişimin gerçekleştirmesindeki rolü ile teknoloji değişim sürecinin en etkili ve belirleyici faktörü haline gelmiştir. Bu nedenle üretim ve finansman konularında karar mekanizmasında olanlar ve işletme yöneticileri için de en önemli kriterlerden birisi teknoloji olmaktadır.  Günümüzde global ekonomide tüm etkinlikler teknoloji ile  işbirliği içindedir. Böyle olunca yüksek teknoloji kullanmak için de gerekli altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi kaçınılmaz olmaktadır. Teknoloji kullanımı ile ulaşılmak istenen hedeflerden biri “innovation” denilen yeniliklerdir. Bunun sürekliliğinin sağlanması da Ar-Ge çalışmalarının sürekliliğinden geçmektedir.

Teknoloji iki şekilde global ticaretin konusu olabilir. Birincisi, mal ticaretini geliştirmesidir. Burada teknoloji yeni malların bulunmasını ya da mevcutların geliştirilmesine, daha düşük maliyetle ve kaliteli üretilmesine olanak sağlayarak dış ticarette olumlu etki yapar. Diğeri de teknolojinin kendisi doğrudan uluslararası ticaretin konusu olabilir. Bir işletmenin yenilik getirici bir teknolojiye ulaşmasının iki yolu vardır. Onlardan biri yenilikleri doğrudan işletmenin kendisinin icat etmesidir. Bir diğeri de başkaları tarafından üretilen teknolojinin transfer edilmesidir. Görüldüğü gibi günümüzde teknoloji rekabet üstünlüğü sağlayan temel girdi konumuna gelmiştir. Teknoloji üretmek için AR-GE harcamalarına büyük ölçüde kaynak ayırmak gerekmektedir.  Ancak, şunu da unutmamak gerekir ki,  teknoloji tüm işletmeler için çok gerekli fakat tek başına her türlü problemin de çözümü değildir.

Değişim bir sonuç olarak kabul edildiği takdirde, değişimi sağlayan faktörlerin en başında , teknolojik gelişmelerin kaynağı olan Ar-Ge faaliyetleri gelmektedir. Araştırma ve Geliştirme işletmelerin teknik ve bilimsel bilgi ve birikimini artırmak amacıyla  yapılan ve bilginin sistematik olarak toplanmasını analizini ve yorumunu gerektiren çalışmalar bütünüdür. Teknik gelişmeler, yenilik ve buluşlar bu çalışmalar sonucu ortaya çıkmaktadır.Teknolojideki gelişmeler ekonomik gelişmeyi büyüme hızını ve toplumsal dengeleri geçmişten çok daha etken biçimde yönlendirilmektedir. Politik ve ekonomik yaşamı ilgilendiren konular hatta insanlığın geleceği, teknolojinin vardığı noktaya giderek daha bağımlı oldukça, bu alandaki yenilikler nitelik ve nicelik olarak hızla artmaktadır. Hızlı bir değişimin yaşandığı son yıllarda mal ve hizmetler çok çabuk eskimektedirler. Rekabet moda ve tüketicilerin hızla değişen zevkleri işletmeleri bu değişime ayak uydurmaya zorlamaktadır.Bu nedenle,  globalleşme sürecinde yerini almak isteyen uluslar ve işletmeler globalleşmenin belirleyicisi olan Ar-Ge çabalarına daha fazla zaman ve kaynak ayırmak durumundadırlar.

II. ÜRETİM SİSTEMLERİNDE DEĞİŞİM VE ORTAYA ÇIKAN YENİ GLOBAL BOYUTLAR


İşletmeler, belirli amaçları gerçekleştirmek üzere mal ve hizmet üretmek için  kurulmuş  birimlerdir. Belirlenen amaçlara rasyonel bir şekilde ulaşmak için çağın gereklerine uygun esaslar dahilinde üretim yapılacaktır. Bu nedenle, modern yönetim biliminde, işletmelerin gerçekleştirebilecekleri rasyonel bir hedefin saptanması, organize olmaları, planların yapılması, planların bu çerçevede yürütülmeleri ve sonuçların sık sık denetlenerek  amaçtan  sapma olup olmadığının araştırılması son derece önemlidir. Belirlenen amaçlara organizasyonlar bir tek kişinin veya bir bölümün çabasıyla  ulaşamaz. Tam tersine tüm bu faaliyetlerin sıkı bir iş birliği içinde çeşitli bölümlerin koordinasyonu ile tam bir kaynaşması şeklinde yapılması zorunluluğu vardır. Bütünün herhangi bir parçası aksarsa amaca ulaşmak olası olamayabilir. Bu, sistem yaklaşımı kavramının da bir gereğidir Bu bakımdan üretim yönetiminin işletmenin genel yönetimi ve organizasyonu içinde önemli bir yer tuttuğu ve diğer bölümlerle yakın ilişkisi bulunduğu açıktır.

A) ÜRETİM SİSTEMLERİNDE DEĞİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER


Bilgisayar ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler dünya ticaretinde hizmet sektörünün payını artırmış üretim faktörleri arasına bilgi faktörünün de eklenmesine neden olmuştur. Bilgi toplumundaki geçiş, bilgi teknolojisindeki gelişmelerle mümkün olmuştur. Bilgi toplumunda gelişen olayları takip edebilmek bilgi teknolojilerinin hızlı gelişimi sayesinde olmaktadır. Bununla birlikte, bilgi teknolojilerinin son derece hızlı gelişimini takip etmek ise neredeyse imkansız hale gelmiştir. Son  yıllarda toplumsal yaşamla birlikte ekonomik yapıyı  ve işletmeleri  etkileyen birçok  gelişme  ve değişim yaşanmaktadır. Bunlar arasında yöneticilerin üretim yönetimi  kararlarını   ve üretim sistemlerini  etkileyen etmenleri şu şekilde sıralamak mümkündür.

1.Yüksek Teknoloji ve Bilgisayarlar

Teknolojik gelişmelere paralel olarak bilgi  teknolojisinin hızlı ve kapsamlı değişmesi, üretim yönetimini değiştirmiştir. Bilgisayar destekli üretim, yönetim sistemleri yoluyla satın almadan dağıtıma kadar tüm üretim fonksiyonlarına ilişkin faaliyetler  birbiriyle ilişkili planlanıp  yürütülebilmektedir. Sanal ürün, sanal şirket, sanal pazar kavramları  işletmelere gelecek için önemli ipuçları sunmaktadır. Üretimde ileri teknoloji ve bilgisayarlar kullanılmasıyla ortaya çıkan yeni önemli konu bilgisayar destekli üretim sistemleridir.

Otomasyon önceleri insan emeği ile yapılan işlerin bilgisayar ve kendi kendine çalışan makinelerle yapılması durumunu ifade eder. Otonomasyon ise; otomatik hata denetimi olarak tanımlanabilen bir kavramdır. Makinelerde veya üretim hatlarında büyük miktarlarda hata çıkmasının önlenmesini sağlayan bir sistemdir.

2.Kısa Ürün Yaşam Eğrileri

Global pazarlarda  çeşitli faktörlerin ve yoğun rekabetin etkisi ile ürün ömürleri eskiye kıyasla çok kısalmıştır. Şirketler bu durum karşısında  pazara erken girmenin avantajından yararlanmak için ürün geliştirme sürelerini kısaltmak ve maliyetlerini  düşürmek zorunda  kalmışlardır.

3. Karmaşık Ürün Yapıları

Ürünlerin kullanımı giderek kolaylaşırken, ürün yapıları karmaşıklaşmaktadır. Bu nedenle ürün tasarımı ve üretimi daha karmaşık hale gelmektedir. Ürün geliştirme süresi uzatılarak, artan karmaşıklık için zaman kazanılmaya çalışılmaktadır.

4.Yüksek Süreç Kalitesi

Tasarımdan başlayarak kalitenin tüm süreçlere yerleştirilmesi ve kalitenin üretilmesi gerekmektedir. Kalitenin üretilmesi, her işi tekrar yapmaya veya denetlemeye meydan bırakmayacak ölçüde ve ilk seferde doğru yapmaktır. Ayrıca müşteri odaklı ürünler için yoğun rekabet ortamında müşteri gereksinimlerinin tam ve zamanında tatmini hareket noktası olmaktır. Kaliteyi müşteri istek ve gereksinimleri tanımlamakta ve müşteri tatmini ile ölçülmektedir. Müşterinin beklentilerinin de ötesine geçen yenilikçi ürünler geliştirmek asıl hedeftir.

5.Global Rekabet

Global rekabetin tüm işletmeleri etkisi altına almıştır. Rekabetten kaçmak adeta olanaksızdır. Bu yüzden yoğun.rekabet ortamında üretici işletmelerin üretim maliyetlerini düşürücü, ürün ve hizmet kalitesini artırıcı ve ürünleri müşterilere daha hızlı ulaştırılmasını sağlayacak önlemler almaları gerekmektedir.

B)DEĞİŞİM SÜRECİNDE ÜRETİM SİSTEMLERİNDE ORTAYA ÇIKAN YENİ GLOBAL BOYUTLAR

Ürün çeşitliliğinin arttığı esnek üretim sistemlerinin devreye girdiği yoğun rekabet ve homojen pazarların oluştuğu  günümüzde işletmeler değişen koşullara sürekli ayak uydurmak zorunda kalmışlardır. Değişim sürecini başarıyla geçen işletmeler büyümelerini sürdürürken  diğerleri ya küçülmekte ya da yok olup gitmektedirler.Yeniden yapılanma  veya değişim mühendisliği (re-engineering) adını alan bu yaklaşım  köklerini batıdan alan, radikal bir değişim programıdır.

İşletmelerin giderek globalleşen teknoloji ağırlıklı rekabetçi bir dünya ekonomisinde yaşayabilmeleri onların üretim sistemlerinde de yeni yöntem ve teknikleri kullanmaya yöneltmiştir. Bu nedenle pek çok işletme kitle üretimiyle oluşan ölçek ekonomilerinden uzaklaşarak düşük maliyetlerle mal ve hizmetlerle çeşitlilik sağlayan müşteri istekleri doğrultusunda üretim tekniklerini benimsemektedirler. Ortaya çıkan yeni sistemlerde ana ilke üretim esnekliğidir. Bundan anlaşılan sadece bir ürün değil birçok ürünü üretebilecek teknolojilerin kullanılmasıdır. Esnek üretim, Tam zamanında Üretim,  vb uygulamalar bu gelişmeler sonucu ortaya çıkmıştır. Aşağıda Ürün geliştirme süreciyle ilgili temel yaklaşımlar  ve üretim yöntemlerindeki gelişmelere yer verilmiştir.

1. Ürün Geliştirme Sürecindeki Temel Yaklaşımlar

a) Önleyici  Yaklaşım


Önleyici yaklaşım için genel bir tanım; “ürün ile ilgili müşteri istek ve  gereksinimlerine ilişkin gerekli düzenleme değişikliklerin, ürün geliştirme sürecinin  en başında yapılarak proje ile ilgili ayrıntıların planlama aşamasında  en başta dikkate alınmış olması” şeklinde verilebilir. Bu yaklaşımı benimseyen işletmelerde, büyük ölçüde müşteri memnuniyetinin sağlandığı ürün geliştirme sürecinin kısaldığı, maliyetlerin düşürülerek,üretim öncesi ve üretim geliştirme sürecinde  karşılaşılan sorunların azaldığı görülmektedir. Önleyici yaklaşımını benimseyen işletme, koşullara uyan değil koşulları bir ölçüde değiştiren işletmedir. Önceden hazırlıklı işletmedir. Çünkü, koşulların sürekli sabit kalmayacağını bilir, ne yönde değişeceğini tahmin etmeye çalışarak, hazırlıklarını buna göre yapar ve koşulların önünde gider.

b) Tepkisel Yaklaşım

Bu yaklaşımı benimseyen işletmeler, geliştirilen ürün üzerindeki değişiklikleri, ürün geliştirme süreci içerisinde prototip oluşturduktan sonra uygulamaktadırlar. Tepkisel işletmeler ancak koşullar oluştuğunda çözüm arayan bir şirkettir, koşular oluşmadan görüp ona göre davranabilen bir şirket değildir. Ürüne ilişkin  kavramların ortaya konmasıyla  birlikte   başlayan tasarım çalışmaları, ağırlıklı olarak üretim departmanında çalışanlarının düşünceleri doğrultusunda şekillenmekte  ve üretilen örnekler vasıtasıyla müşteri istekleri daha sonra dikkate alınmaktadır.

2. Üretim Sistemlerindeki Değişim

a) Kitle Üretiminden Esnek  Üretim Sistemine Geçiş


Üretim sürecinde insan gücüyle yapılan çoğu işlerin makinelere bırakılması ile başlayan süreç, daha sonraları  üretimde; standart üretim, montaj üretim hattının kullanılması, otomasyona  geçiş ve kitle  üretim süreci ile bu gelişmeler devam etmiştir. Esnek üretim metodu ile üretimdeki gereksiz işlemler, israfa yol açan süreçler ortadan kaldırılmaya çalışılır. Üretim hızı ile satış hızını tam olarak birbirine uyumlu hale getirilmeye çalışılır. Yalın üretim sürecindeki parçaların akışının sağlanması için JIT (Just in Time) yaklaşımında kullanılan dengelenmiş çizelgeler ve sürekli akış sağlamayı olası kılan metotlar uygulanır. JIT yoluyla stokları azaltmak olasıdır. Ancak tam  zamanında üretim için  doğal olarak tam zamanında tedarik sağlanmalıdır. Bu da  tedarik piyasalarının etkin işlemesine bağlıdır.

Üretimde esnekliğin olması maliyetlerin düşmesi ve kalitenin artmasına yardımcı olacaktır. Günümüzde ürün çeşitliliğinin artması, teknolojik gelişmeler ve müşteri terciklerindeki değişmeler kitle üretiminin önemini azaltarak yerine esnek üretime bırakmıştır. Ancak şu da unutulmamalıdır ki esnek üretim sistemlerinden beklenen verimin sağlanması bilgisayar destekli üretim sistemlerinin kullanılmasıyla mümkün olabilecektir.

b)Bilgisayar Destekli Üretim Sistemleri

Bilgisayar Destekli Üretim Sistemleri, üretici bir işletmede kullanılan tüm bilgisayar destekli sistemlerin  bütünleşmesini ifade temektedir.Yani bilgisayar destekli üretim sistemleri ile bilgisayara bağlı üretim otomasyon sistemleri, karar destek sistemleri ile entegre edilmekte ve üretim süreci otomatik olarak yönetilmektedir.

c)İş bölümü ve Uzmanlaşma

Günümüzde, üretim sürecinde esnek üretim sistemi yanında gündeme gelen yeni bir konu da  iş bölümü ve uzmanlaşmaya geçiştir. Esnek uzmanlaşma, kitle üretiminin geçerliliğini kaybettiği ileri sanayi ülkelerinde ekonominin yeniden yapılanma sürecine insan kaynakları yönetimi ve teknolojinin  iş yerine  uyarlanması açısından esnekliği katarak alternatif başarılı bir sistem olarak  ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede, geleneksel kitle üretiminin  esnek uzmanlaşma sistemi, işletmelerin değişen  talebi  karşılamak için insan kaynaklarının yer ve fonksiyonlarının rahatlıkla değiştirilebilmesine imkan tanıyacak bir yeniden yapılanmayı ön görmektedir. Böylece; maliyetlerde etkinlik sağlanarak iş gücünün verimliliği artırılmış olacaktır. Esnek üretim ve uzmanlaşmaya geçiş tam anlamıyla ileri sanayi ülkelerinde  uygulanmakta olup, Türkiye gibi gelişmekte  olan ülkelerde  henüz  bu türden  yapılanmalar sağlanamamıştır. Ancak; söz  konusu  kapsamdaki ülkelerin ekonomileri  de dünyada ki  hızlı gelişmeler  ve globalleşme  eğiliminden  hiç şüphesiz etkilenecektir. Dolayısıyla, benzer sorunlar ve yeniden yapılanmaların bu ülkelerin gündemine yakın bir zamanda geleceği tahmin edilebilir.

d)Sermaye Yoğun Üretim Faaliyetleri

Emek–yoğun üretim modeli, yerini giderek sermaye-yoğun üretime bırakmıştır.  Otomasyon, robotlar, bilgisayarlar ve teknolojik ürünler  son yıllarda verimliliği artırmıştır. Geleneksel  üretim ve montaj faaliyetlerinde   emeğin yoğunluğu  düşmeye devam etmektedir.   Yeni teknolojilerin finansmanı da ek yatırım ve finansman kaynaklarını gerektirmektedir.

3. Kalite Anlayışındaki Değişmeler

Literatürde kaliteden genellikle  en önemli rekabetçi üstünlük aracı olarak bahsedilmektedir. Birçok yönetsel ve teknik alandaki sorunlar TKY(Toplam Kalite Yönetimi) çerçevesinde çözümlenmeye çalışılmaktadır. Tüm dünyada geçerli global standartlara sahip olmak günümüz işletmelerinin her türlü faaliyetinde bir tür olmazsa olmaz koşul niteliğini taşımaya başlamıştır. Bu arayışlar ulusal sınırları da aşmış uluslararası- kıtalararası boyutlar kazanarak kısa sürede global bir yaklaşıma dönüşmüştür. TKY  anlayışı ve buna bağlı olarak ulaşılan ISO seri standartları  tüm yönetim anlayışı arayışlarının sonucunda söz konusu gereksinimlere optimal cevap verecek şekilde ortaya çıkmış durumdadır.   TKY şemsiyesi altında toplanan konuları süreç yönetimi, kalite sistemleri, ekip çalışması, çalışanların eğitimi, kalite maliyet ölçümü, müşteri odaklılık şeklinde sıralanmaktadır.

Yüksek kalite elde etmek sadece müşterileri karşılaşabilecekleri olumsuz  durumlardan kurtarmak demek değildir. Aynı zamanda memnun müşteriler oluşturmak demektir. David Garvin’e göre; stratejik kalite yönetimi için çatı oluşturacak ürün kalitesinin  sekiz   boyutu vardır. Bunlar; ürünün performansı, ürünün özellikleri, güvenilirlik, uygunluk,  dayanıklılık,  hizmet yeteneği,  estetik ve  kalitedir. Bu kalite standartları; ürünü , benzerlerinden farklılaştırarak rekabette öne geçmenin yollarından biridir. Ancak günümüzde sadece ürünün kalitesi yoluyla kurum imajı yaratma yaklaşımı, pek etkili olamamaktadır. Çünkü globalleşmenin sonucu olarak, dünyanın her yerine teknoloji transferinin sağlanmasıyla birlikte, artık dünyanın her yerinde aynı kalitede ürün üretmek olasıdır. Kalite artık rekabet avantajı yaratmamakta, rekabete giriş şartı olmaktadır.

4.Üretimde Bilgi ve Teknoloji Kullanımının Artması

Bugün bilgi yeni bir içerik ve yeni bir şekil  kazanarak, üretimin maliyetinde önemli ölçüde düşüşler sağlanmıştır.  Günümüzün bilgi sahipleri sanayi toplumunun sermaye sahiplerinin yerini almış durumda gözükmektedirler. Diğer taraftan bilgi ve iletişim teknolojisinin yarattığı ortam içerisinde ekonomik faaliyetler, ulusal sınırların ötesine geçerek, globalleşme eğilimleri göstermeye başlaması, aynı zamanda bölgesel gruplaşmalara dayalı bütünleşme eğilimlerini de hızlandırmıştır. Globalleşme süreci içerisinde, girdilerin temini ve çıktıların pazarlanması için gündeme gelen piyasalar, günümüzde dünya ölçekli olarak düşünülmektedir. Bu durumda, temel belirleyicisi bilgi olan bir bilgi ekonomisi ortaya çıkmaktadır. Bu arada dünya ekonomisi bir piyasa ekonomisi olarak kalıp, piyasanın kurumlarını korurken, bu piyasanın içeriği büyük ölçüde değişmiş bulunmaktadır. Son otuz kırk yıl içerisinde, ekonominin merkezine yerleşmiş olan sanayiler, artık bilgi ve enformasyon üretimi ve dağıtımıyla ilgilidir ve malların üretimi ve dağıtımı faaliyetleri ise toplumsal dönüşümün bir önceki aşamasının yani sanayi toplumunun belirleyici işleyiş modelidir. Kısacası, geleneksel üretim faktörleri  toprak- emek hatta sermaye artık hiçbir ülkeye tek başına rekabet üstünlüğü sağlamamaktadır. Buna karşılık, bilgiye dayalı üretim yönetimi, üretimin belirleyici faktörü haline gelmiştir.

5. Yetişmiş İnsan Gücüne Olan İhtiyacın Artması

Üretimde insan o kadar önemli boyuta gelmiştir ki,  diğer tüm üretim faktörlerinin önüne geçmiştir. Çünkü sistemleri sistem yapan önem kazandıran yetişmiş insan gücüdür. Bu nedenle, üretim yönetiminde insan unsurunu yalnızca üretim faktörlerinden birisi olarak görmek olası değildir. Üretim ortamının insancıl hale getirilmesi  tam zamanında üretim sisteminin en önemli hedeflerinden birisidir. Aşırı yorgunluk ve stres ortamında  insanların kolaylıkla hata yapabilmesi belli bir başarı için kaliteden ödün vermemeleri, rahat ve huzurlu ortamların çalışanları işlerine daha fazla bağlayacağı araştırmaya gerek duyulmadan kabul edilebilecek  gerekçelerdir. Çalışanlara işyerinde insiyatif kullandırma  ve yetiştirme sistem açısından son derece  önemlidir. Belli konularda  yetkilerin iş yapana verilmesi  yönetimde personeli güçlendirme (empowerment) olarak bilinmektedir. Kısacası  teknolojilerin  sürekli yenilenmesi ve bilginin üretimde kullanımının artmasıyla yetişmiş insan gücüne olan ihtiyaç globalleşme süreciyle daha da artmıştır.

III.DEĞİŞİMİN FİNANSAL ETKİLERİ


Organizasyonlar bir tek kişinin veya bir bölümün çabasıyla  amaçlarına ulaşamaz. Aksine tüm bu faaliyetlerin açık bir sistem anlayışı içinde, sıkı  iş birliği ve tüm fonksiyonların koordinasyonu ile tam bir kaynaşması şeklinde yapılması zorunluluğu vardır. Bütünün herhangi bir parçası aksarsa amaca ulaşmak mümkün olamayabilir. Bu, sistem yaklaşımı kavramının da bir gereğidir. Bu bakımdan finans yönetiminin işletmenin genel yönetimi ve organizasyonu içinde önemli bir yer tuttuğu ve diğer bölümlerle yakın ilişkisi bulunduğu açıktır. Üretim yönetiminin finansal yönetimle  kesiştikleri bir çok ortak nokta bulunur. Üretimde son teknolojilerin kullanımı, kalitenin sağlanması, AR-GE çalışmaları ve yeni ürünler, ürünlerin tüketicilere ulaştırılması  gibi çalışmalar için  türlü giderlere katlanmak zorundadır. Alım-satım  zamanının uzunluğu, ödeme ve tahsil zamanlarının ve para birimlerinin farklılığı,  karşılaşılan riskler, yeni finans tekniklerinin devreye girmesini ve finans fonksiyonunun önemini ortaya koymaktadır. Bu yüzden gerek mevcut fonların etkin kullanımının, gerekse gereksinim duyulan fonların en uygun koşullarla sağlanmasının, globalleşme yönünde tasarlanması gereklidir. Bu süreçte üretim alanında görülen değişimin finans yönetimine etkilerini şu şekilde incelemek mümkündür.

1. Finans Piyasalarının Globalleşmesi

Bilgisayar  ve ileri iletişim  olanakları finansal piyasaların globalleşmesindeki en önemli etmenlerdir. Uluslararası hisse senetleri piyasasında  gözlenen başarının bir bölümü hisse senedi fiyatlarını  ve bilgileri anında tüm dünyaya en son teknolojik olanakları kullanarak ulaştıran dealerlardan kaynaklanmaktadır.  Dünyanın değişik finansal merkezlerindeki yatırımcılar gece yada gündüz  günün her anında alışveriş yapabilmektedirler. Uluslararası iletişimin düşük maliyeti dışarıda yatırım yapılmasını kolaylaştırmıştır.

Günümüzde tüm dünyadaki finansal piyasalar  büyük ölçüde bütünleşme sürecine girmişlerdir. Bu bağlamda ekonomik gelişmede  bilgi organizasyon ve girişimciliğin öneminin artmasına da önemli katkı yapmıştır. Sermaye piyasalarının globalleşmesinin temel karakteristikleri sermaye piyasalarında  finansal araç tür ve tekniklerinin gelişmesi, mali işlem hacminin büyümesi ve çeşitlenmesidir. Bu durum sermaye piyasalarının globalleşmesi olarak yorumlanmaktadır.

2. Global Finansal Yönetim Anlayışının  Ortaya Çıkması


Finansal yönetimin amacı,  -işletmeler ister ulusal ister global düzeyde faaliyet göstersin-  işletmenin piyasa değerini maksimize etmektir. Bu nedenle, global yönelimli  faaliyet gösteren işletmeler, tüm dünyada finansal piyasaları ve gelişmeleri incelemek durumunda kalacak ve bu yönelim de finansal işlemlerini gerçekleştirecektir. İşletmelerin globalleşme süreci içinde bulunmaları ulusal, uluslararası finansal  piyasaları da aşarak, global piyasaları da izleyerek işlem yapmalarını zorunlu hale getirmiştir.Yoğun rekabet ortamında büyüme ve dışa açılma çabasında olan ve sürekli finansman sıkıntısı içinde olan işletmeler  yeni fon kaynaklarının yaratılması ve  oluşturulan fonların etkin kullanımına gereksinim duymaktadırlar. Bu nedenle global gelişmeler perspektifinde, ekonomik bir birim olarak, fon talep eden işletmelerin  yatırım ve finansman  kararları çok önemli bir yer tutmaktadır.   İşletme faaliyetlerinin global ölçeğe ulaşmaları sonucunda global finansal işlemler ortaya çıkmıştır.

Genel olarak  yapılan amprik çalışmalarda da görülebileceği gibi  işletmelerin   finansman yapısına bakıldığında da öz sermayenin yetersiz  ve banka borçlanmasının  toplam borçlar içinde ağırlıklı olduğu gözükmektedir. İşletmelerin faaliyet dönemlerinde gereksinim duyacakları fonların hangi kaynaktan sağlanacağının belirlenmesi, sermaye piyasalarından fon talep edilip edilmemesi  finansman kararlarına bağlı olarak oluşmaktadır. İşte bu nedenle finansal karar mekanizmasında yer alan yöneticilerin kararlarında global bakış açısı gerekmektedir.  Çünkü, globalleşen dünyada her türlü sorunların çözümünde  olduğu gibi ekonomik ve finansal sorunlara da   günübirlik bakış açısı değil, global bir bakış açısı gerekmektedir.

3 .Yeni Finansal  Tekniklerin Ortaya Çıkması

Son zamanlarda dünya ekonomisinde önemli finansal yeniliklerin olduğu dikkati çeken bir konudur.  Yeni teknolojiler bir yandan, kayıt işlem hızlarını artırırken diğer taraftan  da yeni finansal araçlar ve kurumlar yaratmaktadır.  Yani finansal sistemin serbestleşmesi ve globalleşmesi  yeni finansal   teknikleri gündeme getirdiği gibi uygulanmakta olan finansal enstrümanlara da  yeni fonksiyonlar yüklemiştir.

Ekonomik alanda son yıllarda  görülen değişmeler, global ortamın getirdiği farklı etkileşimler özellikle işletmeleri finansal yönden son derece yoğun belirsizliklerle karşı karşıya bırakmıştır. Bu gelişmeler nedeniyle müşterilerin bankalardan beklentilerinde geçmişe oranla çok büyük farklılıklar görülmektedir. İnternetin, bireyin ve işletmelerin yaşamındaki rolünün artması finans sektöründe  özellikle de bankacılık sektöründe köklü değişimi gerektirmektedir. Birey ve işletmeler  finans sektöründeki gelişmeleri yakalayabilmeleri ve hatta bu rüzgarı arkalarına alabilmeleri için değişimi yakından takip etmek zorundadırlar. Finansal alanda yaşanan bu gelişmeler iktisadi birimleri daha karlı finansal araçları bulmaya itmiştir. Global rekabet ortamında  ve sık sık değişen pazar koşullarında varlığını büyüyerek devam ettirmek isteyen işletmelerin başvuracakları finansman teknikleri yanı sıra gelişen finansal  piyasalar ve teknikler  içinde özellikle forward işlem piyasaları giderek önem kazanmıştır. Türev piyasalar olarak adlandırılan  bu piyasalarda kullanılan opsiyon, future ve svab işlemleriyle diğer çeşitli amaçlarla birlikte finansal riskler azaltılmaya çalışılmaktadır.  Global gelişmeler perspektifinde, değişen üretim ve pazar koşullarında varlığını büyüyerek devam ettirmek isteyen işletmelerin başvuracakları finansman tekniklerinden bazılarını, Uluslararası  Leasing, Opsiyonlar, Forward ve Future Piyasa işlemleri, Joint Venture ve Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları şeklinde  saymak mümkündür. Bunun yanında Leads and Lags, Ofsetting ile para piyasaları ve finansal teknikler yoluyla Hedging işletmelerin  finansal risklerini minimize etmede müracaat ettikleri yöntemler olarak görülmektedir.

4. Finans Danışmanlığı ve Uzmanlığın Ön Plana Çıkması

Günümüzde en çok danışılan konuların başında finans gelmektedir. Global dünyada farklı seçenekler  yaratmış ve karmaşık hale gelmiş finansal enstrümanlar  sonuçta uzmanlaşmayı kaçınılmaz kılmaktadır. Bu nedenle, finans danışmanı mevcut durum hakkında  yapılan analizlerle finansal  öngörüler ortaya koyarak, bu öngörüler çerçevesinde isabetli , karlı ve aynı zamanda güvenli yolu önermekle kalmamakta, uygulamada  da  destek sağlanmaktadır. Bir süreç kapsamında  değerlendirilmesi gereken finansal danışmanlık, bu günden yarına sadece fikrin verilmesi ve hizmetle sonuçlanmasından ibaret görülmüyor. Karşı tarafın yeterlilik seviyesini ve isteklerine bağlı türden danışmanlıkların da verilebileceği Finans danışmanlığı hizmeti kapsamındadır.

Finans danışmanı, değişik seçeneklerde yatırım olanaklarını, danışmanlık yaptığı yatırımcı kişi veya kurumun önüne serer. En doğru seçeneği kişi -kurumu tahlil ettikten sonra, görüş olarak iletir. Elbette her yatırım aracı ve finansal araç veya teknik  her kişi – kurum için genelleştirilemeyebilir. Bir kısım  özel durumlar nedeniyle çok isabetli gibi görünen bir finansal tercih, bir başka yapı için  çok yanlış bir tercih olabilir. Finans danışmanlığını asıl etkinliği ise bu noktada ortaya çıkmaktadır. Finans danışmanının oldukça geniş olan bilgi ve etkileşim alanı,  girişimcilik perspektifi gerektiren  yatırım alternatiflerinde geniş bir portföy sağlamaktadır. Aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışı alternatif yatırım olanaklarını danışmanlık yaptığı  yatırımcı kişi veya kuruma girişim unsurlarını da göz önünde bulundurarak en doğru şekilde sunan finans danışmanı, kişi yada kurumu etraflıca tahlil ettikten sonra görüşlerini girişimci yatırımcıya iletmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLER


Bilim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler  birçok alanda  olduğu gibi, özellikle ekonomik alanda ve üretim teknolojilerinde hızlı bir değişime neden olmaktadır.  Emek yoğun üretimden sermaye yoğun teknolojilere geçiş söz konusudur. Kalite  rekabet üstünlüğü, verimlilik   bu süreçte ortaya çıkan anahtar kelimeler olmuştur.Bu değişmelerden en çok etkilenenler işletmeler olmuştur.Bu süreçte uluslararası ekonomik sistemde, yeni yeni eğilimlerin ortaya çıktığı görülmektedir.

İşletmelerde üretim sürecinde yaşanan bu değişim ve gelişmeler tüm işletme fonksiyonlarının değişime endeksli global boyutlu planlama ve uygulamaları gerektirmektedir.  Bu amaçla, üretim sistemlerindeki değişime adapte olunabilmesi için, diğer  işletme fonksiyonları ile beraber üretim ve   finansman fonksiyonu arasındaki köprünün güçlendirilmesi gereğini ortaya çıkarmaktadır. Bu durum aynı zamanda  işletmelerde finans yöneticisinin sorumluluklarını daha da arttırmıştır.

İşletmelerde yaşanan  değişim ve gelişmeler işletmelerde teknolojik gelişmeler yönelimli planlama ve uygulamasını gerektirmektedir.  Organizasyonlar bir tek kişinin veya bir bölümün çabasıyla  amaçlarına ulaşamaz. Aksine tüm bu faaliyetlerin açık bir sistem anlayışı içinde, sıkı  iş birliği ve tüm fonksiyonların koordinasyonu ile tam bir kaynaşması şeklinde yapılması zorunluluğu vardır. Bütünün herhangi bir parçası aksarsa amaca ulaşmak mümkün olamayabilir. Bu, sistem yaklaşımı kavramının da bir gereğidir.

Değişim sürecinin önlenemez bir olgu olarak ortaya çıktığı, yoğun rekabet ve etkileşim ortamında buna karşı durarak,  ekonomik açıdan kapalı bir işletme politikası izlemek isteyen işletmelerin kendilerini  ekonomik hayatın dışında bulabilecekleri ileri sürülmektedir. Bu yüzden global süreçte başarılı olmak isteyen tüm işletmeler,  etkin yönetim  finansal teknik ve uygulamaları işletmelerin yararına olacaktır.. Çünkü, değişim süreci yeni global normlu finansal yönelimleri  beraberinde getirmiştir. Gelişmiş ekonomilerin dinamizmi  bir süreç içerisinde yerel ve ulusal işletmelerin de   bu yeniliklere uyum sağlamalarını değişen şartlarda adaptasyonunu zorunlu kılmıştır.

İşletmelerde finans fonksiyonunu  diğer işletme fonksiyonlarından  ayrı tutma olanağı olmadığına göre, finansal faaliyetlerin de globalleşme yönelimli yürütülmesi zorunludur. Gerek mevcut fonların etkin kullanımının, gerekse gereksinim duyulan fonların en uygun koşullarla sağlanması, globalleşme yöneliminde tasarlamayı gerektirmektedir. Çünkü global normlarda üretim, verimlilik, etkinlik ile teknolojik değişimi izleme ve geliştirme aynı zamanda finansal olanakların en etkin kullanımını  yada gereksinim duyulan fonların global normlarda sağlanmasını gerektirmektedir.

KAYNAKÇA


Aşıkoğlu, Rıza Globalleşme Sürecinde Uluslararası Finansal Yönelimler, DPÜ. İİBF. Yay. No 2   Kütahya 1993

BAKER, Sunny “Global E- Commerce, Local Problems”,  Journal of Business Strategy,  Jully Agust, 1999, Vol 20 No 4

BERBER, Aykut “Ouality Function Deployment and Impacts of the Organizationel Issues on Basic Prerequisites  for Its Implementation” , İ. Ü. İşletme Fak. İşletme İktisadı. Ens. Yönetim Dergisi,  Yıl l0, Sayı 34, 1999

BANAR, Kerim “Tam Zamanında Üretim ve Başarım Değerlemesi”, Açıköğretim Fakultesi Dergisi, C.1, Sayı 1, Haziran 1994

CHARLES.David R, Information Technology and Production, The Global Economy In Transition Great Britain 96

DRUCER Peter F, Gelecek İçin Yönetim, (Çev.Fikret Üçcan), İş Bankası Yay. 96

D.BUGGIE, Frederick “The Four Phases of Innovation” , Journal of Business Strategy Vol.22, No: 5, September/October 2001

DENİZ, Baki “Toplam Kalite Yönetimi Anlayışı ve ISO 9000 Standardının Ülkemiz İşletmeleri Açısından İrdelenmesi”, İstanbul Sanayi Odası Dergisi, Ekim 1992, s.19.

ERKAN Hüsnü; Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, 3.Baskı, Ankara, T.İş Bankası Kültür  yay. 1997

Eser Uğur, “ Globalleşme Tehdit mi? Yoksa Fırsat mı?” Ekonomik Yaklaşım, C.6, Yaz 1995

GARVİN;  David A “ Competing on the Eight Dimensions of Quality”, Harvard Business Review, November- December 1987, s.103.

KÖKSAL Hayal,  “Finansal Hizmet Sektöründeki Anahtar Kalite Kavramları”, İş Fikirleri Dergisi, Temmuz 2000

KURUTULMUŞ, Numan “Post Endüsriyel Ekonomide  Kitle Üretimine Bir Alternatif: Esnek Uzmanlaşma” Müsiad Çerçeve, Yıl 3, Sayı.3.1994

SALTOĞLU Burak, “Ekonomik Büyüme Finansal Piyasaların Gelişimi  Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkeler”,  İktisat Dergisi Nisan 98,Sayı 378

SHEPHERD Charles, AHMED Pervaiz K., From Product İnnovation To Solutions İnnovation: A New Paradigm For Competitive  Advantage , European Journal Of İnnovation Management, Volume 3, Number 2, 2000

Seyidoğlu, Halil Uluslararası Finans,  Güzem Yay. İst 1994

SÜER İrfan, “Bilgisayar Destekli Reklam Tasarımı ve Üretimi”, Verimlilik Dergisi, MPM Yay., Sayı 1991/2, Ankara 1991

OKTAY, Ertan “İletişim ve Globalleşme”, Ekonomik Yaklaşım, C.4.Sayı 9, 1993

ÖZ-ALP Şan, vd. Genel İşletme, Anadolu Ün Yay., No:931, s.330-332

RACHMAN, David vd,  Business Today Seventh Edition Mc Grew-Hill Inc., USA 1993

TECİM Vahap, “Bilgi Teknolojilerinde Yeni Bir Gelişme:Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Bilgi Sistemleri Arasındaki Yeri”,  D.E.Ü.İİBF Dergisi C.14.,s.1, 1999

TEKİNKUŞ; Mehmet TATOĞLU Mehmet, “Türkiyede Büyükşehir Belediyelerinde Uygulanmakta olan Kalite Yönetiminin Temel Boyutlarının Belirlenmesine Yönelik Faktör-Analitik bir Çalışma”, 8. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi 25-27 Mayıs  Nevşehir 2000

ZORKO,Mark “E-Commerce : How CFO’s Can  Seize  the İnitative”, Financial Executive,  May 2001

ETİKETLER:
admin
Merhaba ben Metehan Özdemir. İnşaat Yüksek Mühendisiyim. 2005 yılından bugüne kadar sizlere daha iyi hizmet verebilmek için çalışmalarıma aralıksız devam etmekteyim…
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.