Bernard Tschumi ve ‘Olay Mimarlık’

Tschumi, mimarlığı daha toplumsal bir şekilde bireyi odağa alan eserler oluşturmak olarak görmüştür ve ‘Olay Mimarlığı’ mimarlık terimlerine kazandırmıştır.

Bernard Tschumi ve ‘Olay Mimarlık’
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Yirminci yüzyıldan itibaren teknolojinin gelişmesiyle tasarım anlayışında da gelişmeler, yenilenmeler izlenmektedir. Böylece mimarlık için farklı yaklaşımlar üretilmiştir, bunlardan biri de mekân deneyiminin önemi mimari tartışmalara konu olmuş, birbirinden bağımsız ama karşılıklı etkileşim içinde olan, deneyim ve fiziksel mekân birlikte anılmaya başlanmıştır (Tschumi, 1996). Bu nedenle bu dönemde mimari tasarım fikri toplumsal bir yaklaşımla ele alınabilmiştir.

Olay Mimarlık

Bernard Tschumi, modernist mimaride makine kavramının tasarımda estetik değer ve işlevsellik olarak kullanılmasına tepki olarak ‘Olay Mimarlık’ kavramını ortaya koyarken bu düşüncesinde ‘olay, hareket, mekan’ kavramları üzerinde yoğunlaşmaktadır. ‘Olay Mimarlık’ kavramını tanımlamadan önce olay kavramını açmamız gerekmektedir. Olay, kompozisyon ya da metnin kurulumu demektir. Olay; belli bir zaman diliminde belirli bir yerde gerçekleşen, olması beklenen veya gerçekleştiği düşünülen şey, bir şeyin sonucu anlamlarını taşımaktadır.

Tschumi, mekanların farklı olaylar yaratma potansiyellerinin varololabileceğini, olayların insan ve mekan üzerinde sürekli bir dönüşüme neden olacağını savunmaktadır. Ayrıca modernist mimarideki form işlevi izler düşüncesine karşı çıkarak programların çeşitli mekanlar oluşturabileceğini öne sürmektedir. Ona göre mimarlık; duvarların arasında tanık olunan eylemlerle tanımlanmaktadır. Mimarın eylemler üzerindeki etkisini ise; Eğer mimarlar, mekân tanımlarken; tekrarlama, çarpıtma ya da dizme gibi araçları bilinçli olarak kullanabiliyorsa, aynı şeyi bu duvarlar arasında, içinde gerçekleşen faaliyetler için de yapamaz mı? sözleriyle vurgulamaktadır(Hill, 2005). Tschumi’e göre program sosyal davranış ve alışkanlıklara dayalı durumlardır. Olay ise beklenmedik eylemlerdir. Olay ve programların arasındaki ilişkinin çeşitlenmesi ile farklı tasarımların olabileceğinden ‘Banyoda yemek yapmak’ veya ‘Mutfakta uyumak’ gibi örneklerle söz etmektedir.

Olay Kentler ve Olay Mimarlık İlişkisi

Tschumi 1990’lı yılların ortalarından itibaren mimari eserlerinde konsept ve deneyim üzerine fikirlerini geliştirerek; “olay” ve “olay-mekân” kavramlarını “olay-kentler” (eventcities) serisi ile literatüre kazandırarak görüşlerini mimari pratiğinde sergilemiştir. Olay kentler serisi ile ‘mekan, olay, hareket’ kavramlarından yola çıkarak ‘kavram, bağlam, içerik’ gibi konulara yönelmektedir. Olay kentler; olasılıklar ve anlık oluşumlara açık yerleri, olay mimarlık ise bu yerlerin tasarımları olarak ifade edilmiştir. Ona göre mimarlık; sadece alan ve biçim üzerine değil, aynı zamanda mekânda geçen olay ve eylem hakkındadır. Olaylar, eylemler ya da etkinlikler olmaksızın mimari var olamaz. Tschumi için gündelik yaşantı, “olay” ve “eylem”in kesişiminden oluşmaktadır ve mekândaki olayların sınırlarında “senaryo”lar oluşturmaktadır (Tschumi, 1996).

Olay Mimarlığın Mekana Yansıtılması

Tschumi’ e göre potansiyeller mekanda beklenmeyen olayların yaratılmasını sağlamaktadır. Tschumi insanların yapı içindeki hareketini ‘akış’, bu hareketin yönlendiricilerini ‘vektör’ olarak adlandırmaktadır. Akış ve vektörler “arada-alan” (inbetween) diye adlandırdığımız mekânlarda kesişmektedir. Burada mekânın bütün potansiyeli, içindeki kişilerin hareketiyle ortaya çıkmaktadır (Tschumi,2000). Ona göre; galeri, köprü-rampa, merdiven, köprü ve platform gibi elemanlar yapıların kamusal yüzlerini oluşturan, beklenmedik olayların olduğu, teşvik edici yerlerdir. Böylece binalar canlı ve dinamik bir form kazanabilmektedir. Tschumi olay mekânlarını; “çağdaş dünyada tren garları; müzelere, kiliseler gece kulüplerine dönüşmektedir. Bu durum eski, durağan kullanımların değiştiğini göstermektedir. Başka bir örnekte havalimanları; sinema, kilise, iş merkezi gibi işlevleri içerebilmektedir. Şehir kompleks ve interaktif olayların gerçekleştiği bir yer haline gelebilir. Böylelikle “olay kentler” (event-cities) ve “kent olayları” (city-events) durumu gerçekleşir” şeklinde örneklendirmiştir (Tschumi,1994). Tschumi mekân ve program arasında kurulması mümkün olan ilişkileri farklı kavramlarla açıklamaya çalışmaktadır.

Bu kavramlar: Program-Programsızlaştırma

Program, eylemlerin kombinasyonundan oluşmaktadır bununla birlikte mekanın birbirinden bağımsız olduğu, tesadüfen çakıştığı, bir araya gelip ayrıştığı, belirsiz olanaklar ile kurulan yeni bir mimarlık gerçeğini benimseyerek, biçim işlevi izler yaklaşımını eleştirmektedir. Mekan ile programın birbirlerine göre nerede konumlandığını tartışmaya açarak bu farklı durumları, “mekanın olanaklılığı”nı sorgulamaktadır. Buna paralel olarak, mimarlığı, en az biçimsel varoluşu kadar barındırdığı deneyim ve eylemler üzerinden de tanımlamaktadır böylece mekanı olaylar kurgusuna bağımlı hale getirmektedir. Tschumi programsızlaştırma kavramını ‘Bir yapıya eski kullanımını destekleyecek nitelikte veya çelişki yaratabilecek nitelikte yeni bir program eklemek olarak’ tanımlamaktadır. Bu görüşünü ise ‘Tren garı; kültür merkezi, otel, kongre merkezi veya mağazalar içerebilir’ örneği ile açıklamaktadır.

Tschumi’ nin inşa ettiği Le Fresnoy Art Center, School of Architecture Marnela-Vallée, LernerHallStudent Center ve ANIMA Cultural Center yapılar üzerinde de bu görüşlerini destekler nitelikte, benzer elemanları tekrar ederek farklı kurgularda bir araya getirdiği görülmektedir. Böylece düşüncelerini tasarladığı yapılarada da okunabilir kıldığı görülmektedir. Tschumi’nin aslında kişiler için diyalog mekânları yaratmaya çalıştığını söylemek mümkündür. Belki de bu amacıyla; insanın bir makine olmadığı savını kanıtlamaya
çalışmaktadır. Kullanım, program, fonksiyon gibi kelimeler yerine “olay”ı tercih etmektedir.
Olayın içinde barındırdığı plansızlığı ve dinamiği kullanarak kurguladığı akışın iç hacimden ya
da dış cepheden izlenilmesi ise; kullanıcı hareketlerinin öngörülmezliğini herkese
kanıtlamak istemektedir. Mekânda yarattığı boşluk, kullandığı merdiven, köprü,
köprü-rampa ve platform gibi vektörlerin insan hareketiyle anlam kazandığını göstermektedir ve
mimarlığın hareketle var olduğunu savunmaktadır.

Benzer İçerik

Sabia Yıldıztekin
Merhaba, ben Sabia Yıldıztekin 2019 yılında Bursa Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü'ne  mimarlık öğrencisi olarak başladım. An itibariyle öğrencilik hayatıma devam ederken  bir yandan da mimarlığa dair çeşitli içerikler üretmeye çalışıyorum.
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

    Henüz yorum yapılmamış.