Yapı Denetim Yasasının İsminin Değiştirilmesi Hakkında!
› Forumlar › İnşaat Sektörü › Yapı Denetim › Yapı Denetim Yasasının İsminin Değiştirilmesi Hakkında!
Etiket: Yapı Denetim, Yapı Denetim Yasası, Yapı Denetimi
- Bu konu boş.
- YazarYazılar
YAPI DENETİM YASASININ İSMİNİN DEĞİŞTİRİLMESİYLE VE YENİ FAALİYET ALANLARININ AÇILMASIYLA “DEPREM SORUNU” ÇÖZÜLEMEZ.
4708 sayılı Yapı Denetim Kanununun yürürlüğe girmesinden itibaren geçen yaklaşık 10 sene içinde, kanundaki eksikliklere rağmen denetim altında yapımı tamamlanan inşaatlarda, özellikle, yapı güvenliği açısından olumlu gelişmeler sağlanmış olup bu yapıların büyük çoğunluğu can ve mal güvenliği açısından sağlam birer yapı olarak kullanıma açılmıştır. Son Van-Erciş depreminde ; 01.01.2011 tarihinden sonra yapı denetim kanunu kapsamında inşa edilmiş olan 64 adet inşaatta herhangi bir hasar meydana gelmediği tespit edilmiştir.01.01.2011 tarihine kadar sadece 19 pilot ili kapsayan yapı denetim kanunun uygulanmasında karşılaşılan sorunların başında; hizmet sunumundaki haksız rekabet gelir. Mevzuatta öngörülen yapı sahibi – yapı denetim kuruluşu ilişkisi uygulamada kurulamamıştır. Yasaya göre yapı denetim kuruluşlarının yapı sahipleri tarafından belirlenmesi gerekirken, uygulamada müteahhitler belirleyici olmakta ve denetim bedelleri, müteahhitler tarafından ödenmektedir. Kanuna aykırı olmasına rağmen, yapı denetim kuruluşları pratikte yapı müteahhitleri ile anlaşma yapmak durumunda kalmakta, dolayısıyla yaptırım güçleri azalmaktadır. Bu durum haksız rekabet koşullarına neden olmakta, bağımsız bir yapı denetim sisteminin oluşmasının koşulları en başta yok olmaktadır.
Mevzuatın öngördüğü asgari hizmet bedeli; iki yıllık bir süre için, yapı maliyetinin % 3‘ü iken, çok yüksek fiyat indirimleri yapıldığı görülmüştür. 648 sayılı KHK ile bu oran %1,5 a indirilmiştir. Bu oranlarla yapılacak denetim işlemlerinin maliyeti karşılanamadığından, denetim kuruluşları tarafından sorumluluğu üstlenilen yapılarda gerekli tedbirler alınamamakta; yapılan denetimlerde, bazı yapı denetçilerinin şantiyelerinde bulunmadıkları; yapı denetim kuruluşlarına verilen görevlerin yerine getirilemediği gözlemlenmektedir.
Olası yapı kusurları ya da bir afet sonrası oluşan zararların karşılanabilmesi şu anki kuruluş yapısı ile mümkün değildir. Bu tür zararların karşılanabilmesi için etkili bir mesleki sorumluluk sigortası sistemine ihtiyaç vardır.
İlgili idareler özellikle belediyeler, daha önceki uygulamalardan kalan alışkanlıklarını devam ettirme eğilimlerini sürdürmektedir. İdarelerin yapacağı işler ve istenecek belgelerin standarta bağlanmasına ihtiyaç vardır.
Kanunda denetçi olma şartları açıkça tarif edilmemiş, bu konudaki düzenleme Yönetmelik ile yapılmıştır. Ancak, bugüne kadar uygulanan, denetçi olma şartları gerçekçi değildir. Denetçilik sıfatı, sadece evrak tanzimine bağlıdır ve 5 yıllık fiili hizmetin belgelenmesi dışında hiçbir mesleki deneyim gerekmemektedir.Bina üretim sürecinde, zaman zaman ruhsat eki onaylı projesinden farklı imalat yapılması zorunluluğu olmaktadır. Kanun gereği önce tadilat projeleri onaylatılmalı daha sonra imalata geçilmelidir. Bu sürecin uzun olması dolayısiyle inşaatın durmaması için; Uygulama projelerinde imara uygun değişikler, sonradan proje tashihi ve tadilatı yapılması şartı ile proje müelliflerinin oluru ve yapı denetim kuruluşundaki ilgili denetçi mimar ve mühendis onayı ile yapılabilmelidir.
Yapı üretim sürecinin tek muhatabı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olmamalı, tüm ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla, sağlıklı denetim yapılması konusunda eşgüdümü sağlayacak yeni düzenlemelere gidilmelidir. Bu bağlamda Merkez ve illerde kurulacak yapı denetim komisyonlarında TMMOB temsilcileri ve ilgili STK temsilcileri görev almalıdır.
Meslek Odaları ve Yapı Denetim Kuruluşları Birliği meslek içi eğitimlerinde, seminer, sempozyum ve çalıştaylarda meslektaşlarımızın eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve etik değerlerin oluşturulması için çalışmalarını sürdürmüş ve halen sürdürmektedir. Ancak odalarımızın yaptığı bu etkinliklere meslektaşlarımızın yeterli ilgiyi göstermedikleri tespit edilmektedir. Ne yazık ki mecburi olmadığı sürece bu tür etkinliklere katılım düşük olmaktadır. Etkin bir yapı denetiminde görev alacak meslektaşlarımızda bu tür eğitimlere katılımın aranması durumunda, mimar ve mühendislerin kendilerini eğitmesi ve güncel bilgilerle donatması noktasında teşvik edecektir.
Yapı denetim kuruluşlarının denetimi ve ceza sisteminde halen uygulanmakta olan yöntem sorunludur.. Kanunda farklı bir ceza olmadığı için ortaya çıkan hatadan dolayı, yapı denetim kuruluşlarının kapatılması ile sadece kuruluşları değil bu kuruluşlarda çalışan diğer personel ile bu kuruluşların denetlediği diğer yapı sahipleri de mağdur edilmektedir. Yapıların denetimsiz kalarak tamamlanıyor olması da farklı bir mağduriyet olarak tüketiciye yansımaktadır. Kamu adına denetim görevini yerine getiren kuruluşlar vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini sağlamakla sorumludurlar. Kuruluşların kapatılması ile denetimsiz kalan ve tamamlanarak kullanıma açılan yapılarda yaşayacak vatandaşlarımızın can ve mal emniyetinin sağlandığı söylenemez.
Ülkemizin en büyük sorunlarından birisi de kuşkusuz “Deprem”dir. Son yüz yılda yaklaşık 110.000 vatandaşımızı depremlerde kaybettik. Can kayıpların yanı sıra mal kayıplarının da yüksek olması bu sorunu daha da ciddi kılmaktadır. 1999 Marmara Depreminin ülke bütçesinin %12 si kadar zarar verdiğini unutmamak lazım. Hükümetin ve ilgili tarafların en temel görevi “Depremlerde yıkılmayacak bina üretilmesini sağlamak” olmalıdır. Yoksa bu günlerde tartışılan Yapı Denetim kuruluşlarının isminin “Teknik Müşavirlik Kuruluşu” olarak değiştirilmesi yapı denetim kuruluşlarına denetim hizmetlerine ek; müşavirlik hizmetleri ve proje çizim hizmetleri de verilmesi olmamalıdır. Kanunun isminin değiştirilmesi ve kuruluşlara ilave yeni iş alanlarının açılmasıyla deprem sorununun çözülemeyeceği aşikardır.
Deprem odaklı güvenli ve yaşanabilir bina üretilmesi için; “Yapı Denetimin” bağımsız, etkin ve etik kurallar çerçevesinde yapılması sağlanmalıdır. Yaklaşık 10 yıllık süreçte eksiklikleri tespit edilmiş olan 4708 sayılı Yapı Denetim Kanununun, aşağıdaki öneriler dikkate alınarak, yeniden ele alınması gerekmektedir;
1.Yapı Denetim Kuruluşlarının :
1.Kurumsallaşarak gelişmelerini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır. Firma kapatmak çözüm olarak düzenlenmemelidir. Kapatarak cezalandırmak yerine güçlendirerek kurumsallaşmalarının önü açılmalıdır.
2.Doğrudan kapatma yerine sistemin daha doğru işleyişini sağlayacak uyarı ve para cezalarını da kapsayan kademeli yaptırımlar uygulanmalıdır.c. Yapı Denetim Kuruluşları sayıları sorumluluk alanlarındaki boşluklar ve gerçek inşaat alanları dikkate alınarak yeniden belirlenmeli ve sayı sınırlandırılması devam etmelidir.
d. Yapı sahipleri veya müteahhitlerle iş alma bağı koparılarak işlerin e-görevlendirme yolu ile dağıtılması sağlanmalıdır1.Yapı üretim sürecinin esas unsurlarından olan Müteahhitlik kurumu yasal altyapıya kavuşturularak bu alan isteyen herkesin faaliyet gösterebileceği alan olmaktan çıkarılmalıdır.
2.Yapı Denetim Kuruluşları inşaatlarda oluşabilecek her türlü hasar ve kusurdan sorumlu oldukları için; Yapı Denetim ve Laboratuvar Kuruluşları için Mali Sorumluluk Sigortası getirilmelidir.
3. Denetçi ve kontrol elemanı mimar mühendisler ve yardımcı kontrol elemanları ile Şantiye Şefi mimar mühendisler için; Mesleki Sorumluluk Sigortası sisteme dahil edilmelidir. Sigorta şirketlerinin bulunamaması halinde DASK sistemi ile bütünleştirilerek yeni bir model ortaya çıkarılmalıdır.
4.Asgari hizmet bedeli; iki yıllık bir süre için, yapı maliyetinin % 2 ila %4 arasında yeniden düzenlenmelidir.
5.Her meslek disiplininde alanlara göre ayrım yapılarak denetçilerin ve proje müelliflerinin gerekli meslek içi eğitimlerden geçtikten sonra belge alabilmeleri sağlanmalıdır.
6. Kamu yapıları da dahil olmak üzere tüm yapım işleri (enerji, su, ulaştırma v.b) yapı denetim sistemine dahil olmalı bu alanda yetkinliği belgelenmiş denetçileri istihdam eden YDK lar tarafından denetlenmeleri sağlanmalıdır
7.Yapı Denetim Kuruluşlarının faaliyetlerini denetlemek ve haksız rekabeti önlemek, etkin ve adaletli olarak yapılabilmesinin sağlanması ve Bakanlığın bu konudaki yükünün hafifletilmesi amacıyla Yapı Denetim Kuruluşları Birliği kamu kurumu niteliğinde bir kuruluş haline getirilmelidir. Üyeliğin zorunlu olmadığı dernek statüsünden kurtarılmalıdır. Ayrıca, yapı denetiminin birinci derece tarafı olan Birliğin; Merkez ve İl yapı denetim komisyonlarında temsil edilmesi sağlanmalıdır.1.Yapı Denetim Kuruluşları Birliği ile işbirliği yapılarak Bakanlık yetkililerince sahada yapılan denetim sıklaştırılmalı, yanlışlıklar önlenmelidir. Denetim yapan denetçi, kontrol elemanı ve yardımcı kontrol elemanlarına düzenli olarak meslek içi eğitim verilmelidir.
2.Yapı denetim uygulamasını yönlendiren her türlü karar sistemi, konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşların yer alacağı süreçlerde oluşturulmalıdır. yapı denetim komisyonlarında TMMOB temsilcileri ve ilgili STK temsilcileri görev almalıdır.
3.Yapılacak yasal düzenlemeler ile ilgili İdarelerin farklı uygulamaları ortadan kaldırılarak uygulamada standart sağlanmalıdır.
4. Deprem güvenli yapılar kapsamında düşünülen kentsel dönüşüm çerçevesinde yeni yapılacak olan binaların eskilere benzememesi daha güvenli olması için bu binaların kimin tarafından denetleneceğinin açıkça belirleneceği bir yapı denetim sisteminin bir an önce yasalaşması gereklidir.YAPI DENETİM KURULUŞLARI BİRLİĞİ
Hüseyin KAYA Nevzat DEMİRSOY
İnş.Müh. Mak.Müh.
Genel Sekreter Genel Başkan
- YazarYazılar