Gelenekli Türk Evi’nin Kaynakları…

Gelenekli Türk Evi’nin Kaynakları…
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İç Süsleme

Türk evinin iç süslemesine daha çok önem verilmiştir. Daha çok oda ve sofalar tezyin edilmiştir. Taş iç süslemede, ocaklarda, dolaplarda uygulanmıştır. Stilize bitkisel motifler, figürler, yazılar, geometrik silmeler taş malzeme üzerine gerçekleştirilmiştir. Madeni süslemede ise, büyük başlı çivilerle dolap kapakları, tavanlar, çiçekler üzerinde süslemeler yapılmıştır.

Ahşap süslemeye evlerin iç kısmında çok yer verilmiştir. Sofalar ve odalarda değişik tekniklerle yapılan süslemeler gerçekleştirilmiştir. Bu teknikler oyma, geçme, kakma ve çakma teknikleridir ve oda ile sofa tavanlarında, çiçekliklerde, dolap ve yüklüklerde, ocaklarda kullanılmıştır. Ahşap süslemede geometrik, stilize ve natüralist bitkisel kompozisyonlar ile sekizgen rozet, çarkıfelekler, yıldızlar, stilize ağaçlar, çiçeklerden oluşan kompozisyonlar yer almaktadır.

İç süslemede ayrıca, nakış ve resim de görülmektedir. Bu kalemişi süslemeler; geometrik ve bitkisel motifler, edirnekari motifler, natürmortlar ve manzara resimleri ile insan ve hayvan figürleri şeklinde oluşturulmuştur.

Alçı süslemeye, ocak davlumbazlarında, çiçekliklerde, dolaplarda, revzenlerde ve tavanlarda yer verilmiştir. Çini süslemelerine ocak yaşmaklarında ve duvarlarda pano olarak rastlanmaktadır.  Bunlardan ayrı hat sanatının levhaları, halılar, silahlar da bu süsleme programına dahil edilebilir.

EVLERİN BÖLGELERE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ

Tarihi kaynaklara göre, Türk evinin belirli bir tasarım ve süsleme programına 16.yüzyılda kavuştuğu söylenilebilir. Evlerin avluları, zemin katlarındaki servis hacimleri, oda ve sofaları hakkında yeterli ayrıntı verilmektedir. Bu yüzyıldan sonra her dönemde plan ve süsleme bakımından belirli üsluplar, konut mimarisine de yansımıştır. 19.yüzyıla gelindiğinde bütün Osmanlı kentlerinde evlerin belirli özellikler taşımaya başladığı görülmektedir. Kullanılan mekanlar, süsleme programlarının ortaklığına rağmen, iklim ve yapı malzemesine bağlı bölgesel özellikler, farklı plan tipleri ortaya çıkarmıştır.  Bu bölgesel özelliklerin sınırları kimi yerde iç içe geçmiştir, kesin sınır yoktur.

Marmara Bölgesi Gelenekli Türk Evi

Bu bölgedeki evler, Türk evinin klasik yönde gelişmesine neden olmuş ve diğer bölgelere önderlik etmiştir. Bu evler klasik Türk evinin özelliklerini taşımaktadır. Marmara evi dolayısıyla Türk evi; İstanbul, Edirne, Bursa, İzmit, Tekirdağ’da meydana getirilmiştir. Bu evlerin 17. ve 18.yüzyıldan kalma ender bulunan tipleri dış sofalı idi. 17.yüzyıldan kalma tuğla dolgulu ve sıvasız örneklerin taşralı ve rustik özellikleri vardır. 19.yüzyıldan itibaren  ise tahta kaplamalı evler yaygınlaşmıştır. Plan tiplerinin ise 18.yüzyıldan itibaren iç ve orta sofalı olduğu bilinmektedir. Türk evinin en tipik ve en güzel örnekleri İstanbul’da idi. Ama bugün bunların çoğu maalesef ayakta değildir. Her türlü teknik ve modanın gelişiminin burada olmasından dolayı İstanbul bölgenin merkezi idi.

Karadeniz Bölgesi veya Kuzey Anadolu Gelenekli Türk Evi

Bu ev tipi; Akçakoca, Göynük, Nallıhan, Ankara, Çankırı, Çorum, Tokat ve Kelkit vadisini takiben Kopdağ ve Akdağ’ın kuzeyinde Batum ve Poti arasında ve tüm Karadeniz sahillerini kapsayan bölgede görülmektedir. Bu bölgenin güneyindeki yerlerde İç Anadolu ev tipinde evler de bulunmaktadır.

Karadeniz evi ormanlık ve nispeten bol yağışlı bir bölgenin ürünüdür. Bu bölgede evlerin planları, 18.yüzyılın sonlarına kadar açık sofalı (dış sofalı) şeklinde olmuş, daha sonraki dönemlerde ise iç ve orta sofalı yönünde gelişmiştir. 17.yüzyıla kadar inen örnekleri tespit edilebilmiştir.

Karadeniz evinin en önemli özelliği plandan çok yapı tekniğindedir. Kerestenin ve dolayısıyla geniş çapta direk ve kiriş malzemenin bulunması, binaların oldukça masif bir çatkı sisteminde inşa edilmelerine imkan vermiştir. Dış sofalar; çıkma köşk ve sekilikleri, dış merdivenleri ve oldukça geniş saçaklarıyla zengin bir ahşap görünüme sahiptir. Çıkmalar bazen düz desteklere oturtulmuştur. Saçaklar çok geniş ve bazen iki kattır. Yani mertekler çıkıntı aşıklar üzerine oturtulmuştur. Çatı örtüsü şehirlerde kiremit, kırsal bölgelerde tahta kaplamadır. Binalar çoğunlukla masif ve yüksek bir zemin katı üzerine yapılmıştır. Üst katın duvarları dolma, daha eski evlerde sıvasız tuğladandır. Bu evlerin bir özelliği de duvar yüzeyleri çoğu zaman tahta kaplanmasıdır.

Üslubun değişimine bağlı olarak bu evlerde de klasik üslubun baroklaşması, kendini göstermiştir. 19.yüzyıl başlarında ise baroktan ampir üslubuna geçiş bu evlere de yansımıştır.

Ankara evleri bundan farklı olarak çoğunlukla iç sofalı ve daha klasik bir üslupta yapılmıştır. Karadeniz evlerinin rustitesi ve taşralığı yoktur. Ankara evlerinin tahta satıhlar üzerine yapılan nakışları ünlüdür.

Ege Bölgesi veya Batı Anadolu Gelenekli Türk Evi

Ege evleri; kuzeyde Çanakkale, Balıkesir, doğuda Uşak, Sandıklı, Eğridir’den geçen, güneyde Antalya’ya varan bir hat, içerisinde görülmektedir.

Ege evlerinin planları daha çok dış sofalı, yapı tarzları da kagir zemin üzerine ahşap çatkı ve kiremit örtülüdür. 17. Ve 18.yüzyıl ortalarına tarihlenen çok az örnek günümüze gelebilmiştir. Daha çok 18.yüzyıl sonları ve sonralarına ait barok ve ampir üslupta örnekler bulunmaktadır. Bu evler tuğla ve dolma duvar olarak inşa edilmiş ve sıvanmıştır. Bu sıva yüzeyler kalem ve nakış işleriyle süslenmiştir. Sofaların revakları da çoğunlukla kemer şeklinde bağlanmaktadır. Ahşap direklerin üzerleri geniş göğüslemelerle üst atkıya kenetlenip, göğüslemeler kemer şeklinde kesilmiş bağdadi yüzeylerle örtülmektedir.

Saçaklar oldukça geniş ve ahşap kaplı oldukları gibi, bağdadi üzerine sıvanmış da olabilmektedirler. Cumaların altları eli böğründelerle desteklenmiş oldukları zaman, bunlar çoğunlukla küçük ve kıvrık olmaktadırlar. Genellikle görülen bir şekil, bu desteklerin aralarının bağdadi ile kapanarak sıvanmasıdır. Bu durumda görülen sıvalı yüzey bir-iki yönde kıvrımlı ve çoğunlukla zengin nakışlıdır. Bu motif, cumbalar ve onların altlarında da sık sık uygulanmıştır. Bütün bu beyaz ve ince kalem işleriyle süslenmiş sıva ve alçı yüzeyleri, kaide ve yan duvarların koyu taş örgüleriyle zarif bir tezat oluşturmuştur. Taşlar yerine göre koyu yeşil ve kırmızı olabilmektedirler. Derzler, aralarına küçük taş çelikler sıkıştırılarak canlandırılmaktadır. Bazen üzerleri tarakla çizilmiş olmaktadır. Hatıllar, duvar için bağlayıcı görevini yapmaktadır.

Akdeniz Bölgesi veya Güney Anadolu Gelenekli Türk Evi

Akdeniz Bölgesi evleri, Antalya’dan başlamak üzere Adana ve çevresini de içine alan bölgede görülmektedir. Torosların güney yamacından sahile kadar olan bölgedeki evler ile daha yüksekte ve yaylada bulunan evler arasında farklılıklar vardır.

Sahil şeridindeki evler hafif bir ahşap çatkı şeklinde yapılırken, dağdaki evler masif yığma taştır. Her iki tipte de planlar dış sofalıdır. Sahil evleri teras şeklinde taş kaideler üstüne oturtulmuştur. Evlerin yapısı hafif bir ahşap iskelet üzerine bağdadi ve sıva şeklindedir. Örtü ahşap kalaslar arasında tutulmuş az çıkmalı kerpiçten yapılmıştır. Bu evlerin en karakteristik özelliği bu kerpiç silmenin altındaki büyük saçaktır. Saçak bir çatı sathının devamı değildir. Sadece cephelere ve daha çok pencereleri bol olan cephelere eklenmiştir. Bu saçak aslında gölge vermek içindir.

Bu evlerin başodaları büyük çıkıntı teşkil ederek adeta boşluk üzerine oturtulmuş, üç tarafı pencereli ve ferahtır. Pencereler iki kattır. Üst pencereler nispeten küçüktür. İkisinin arasında içte ve dışta raf şeklinde bir ahşap silme yapılmıştır. İçerde duvar, dolap ve tavanlardaki ahşap kaplamalar işlemeli ve boyasızdır. Bu türdeki evlerin daha yenilerde (100-150 senelik evlerde) kerpiç yerine kiremit örtülü çatı kullanılmıştır. Aradaki saçak da kaybolmuştur. Yeni evlerin sıva yüzeyleri çoktur. Revaklar kırık, bağdadi kemerlerle örtülüdür ve onların üzerleri de nakışlarla bezenmiştir. Bu evlerde sofa, oda dizilerinin arasına alınmış ve iç sofa oluşmuştur.

Daha yükseklikte yayla evlerinin planları dış sofalıdır. Bu sofalar direklidir ve kafes şeklinde tahta ve çaprazlarla çevrilmişlerdir. Örtüleri ahşap ve bu örtünün önünde sahildeki evlerdeki gibi ahşap saçaklar vardır. En büyük özellikleri duvar örgüleridir. Duvarlar kırma taştan ve sıvasızdır. Harçsız olan örgü güçlü bir hatıl sistemi ile tutulmuştur. Hatıllar en fazla her metrede bir aksi yöndeki bağlama ağaçlarıyla bir ızgara teşkil etmektedir. Evin direk, tırabzan ve kafes gibi diğer  ahşap kısımları ile hatıllar güzel bir uyum içindedir.

İç Anadolu Evi

İç Anadolu evleri Anadolu’nun ortasında olan ve kuzeyde Köroğlu Dağları, batıda Ege Bölgesi, güneyde Toros Dağları ve doğuda Kayseri, Niğde ile Akdağları tarafından sınırlanan bölgede bulunmaktadır.

Bölge karasal iklimdedir ve yağışı az, ağaçları seyrektir. Bölgenin yapı malzemesi sınırlıdır. Duvarlar yığma kerpiç tuğla, damlar kavak atkılar üzerinde kerpiç topraktır. Yapı malzemesinin dayanıksızlığı yüzünden bu evleri ömürleri kısa sürmüştür, iki yüzyıldan eski örnekler azdır.

Güneydoğu Anadolu Evi

Güneydoğu Anadolu Evi kuzeyde Güneydoğu Torosları, batıda Amanos Dağları ve Akdeniz ile sınırlanan ve içine Mardin, Diyerbakır, Urfa, Antakya’yı içine alan bölgede bulunmaktadır. Bu bölgede konut mimarlığına taş malzeme hakimdir. Yazın çok sıcak olduğundan kaldırım döşeli daracık sokaklar etrafında, yüksek avlu duvarları içerisinde kalın taş duvarlı ve düz toprak damlı evler inşa edilmiştir. Genellikle sofasız planda inşa edilen bu evlerin odaları hayat etrafında dizilmiştir ve odalar arasında eyvanlar yer almıştır. Bu evlerde çok iyi taş işçiliği görülmektedir.

19.yüzyıldan itibaren bu bölgenin evleri de İstanbul’dan etkilenmiş ve sofalı evler yapılmıştır. Süslemeleri de o dönemin özelliğini yansıtmıştır.

Doğu Anadolu Evi

Erzurum, Erzincan, Kars, Muş, Van gibi şehirlerde bu tür evler görülmektedir. Bu bölgenin ana yapı malzemesi taştır. Doğu Anadolu Bölgesinin soğuk iklimi nedeniyle avlu kaplı olup, zemin kattaki diğer bölümlerin ortak geçiş mekanı durumundadır. Sofanın görevini de avluya bağlı bulunan tandırevi karşılamaktadır. Tandırevi oldukça büyük tutulmuş, içerisinde ocak bulunan, bütün aile fertlerince kullanılan bir nevi mutfaktır.

Doğu Anadolu’nun evlerinin plan tipi sofasız, iç avlulu, tandırevlidir. Bu evlerin üst örtüsü ise topraktır. Tandırevinin üst örtüsü kırlangıç örtüdür.

Bugün Türk evi kavramı Anadolu’nun coğrafi sınırlarının dışına taşmıştır.  Irak, Suriye, Mısır’da, Balkanlarda eski Osmanlı topraklarında Türk evleri bulunmaktadır. Bu birbirinden çok uzaktaki evler bulunduğu yerin malzemesi ve iklimi ile uyum sağlamıştır. Değişik iklim, malzeme ve bölge farklarına rağmen Türk evinin kendisine has mimari bir karakteri vardır.

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Kaynağını Orta Asya’dan gelen mimari miras, Anadolu’nun çevresel ve kültürel ortamı ile Türk kültürünün oluşturduğu Türk evi belirli bir tasarım ve süsleme programına 16.yüzyılda kavuşmuştur. Bu durumu ne yazık ki günümüze örnekleri gelmediği için, tarihsel kaynaklara dayanarak söylenebilir. Bu yüzyıldan sonra her dönemde plan ve süsleme açısından belirli üsluplar konut mimarisine yansımıştır. 19.yüzyılda ise Osmanlı  kentlerinin evleri belirli bir üslup özellikleri taşımaktadır. Artık Klasik Türk evinin kendine has karakteri oluşmuştur.

Cumhuriyet döneminde ise ekonomik nedenler ve yasal zorlamalarla ahşap terk edilmiş, yerini kagir malzemeye bırakmıştır. Bu kagir yapılar ise Türkiye’ye 1930’larda girmiş olan çağdaş mimari akımlarının etkisi altında biçimlenmiştir. II.Dünya savaşından sonra bu gelişme çok değişik boyutlarda apartmanlar şeklinde devam etmiştir.

admin
Merhaba ben Metehan Özdemir. İnşaat Yüksek Mühendisiyim. 2005 yılından bugüne kadar sizlere daha iyi hizmet verebilmek için çalışmalarıma aralıksız devam etmekteyim…
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.