İnşaat Sektöründe İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları…
Son yıllarda Türkiye’de inşaat sektöründe işçi sağlığı ve güvenliği konusu ön plana çıkmaktadır. Her yıl birçok çalışan, çalışma alanlarında meydana gelen kazalar sonucunda ölmekte, yaralanmakta veya hastalanmaktadır. Ayrıca, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli düzeye ulaşamayan ülkelerin ekonomileri de dolaylı olarak zarar görmektedir. Bu nedenle, iş kazası ve meslek hastalıklarının azaltılması konusunda toplumsal bilinçlenme büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde iş kazaları ve meslek hastalıkları uzun yıllardır birçok işçinin hastalanmasına, yaralanmasına, sakat kalmasına ve hatta hayatlarını kaybetmesine yol açmaktadır. Bu tip olaylar özellikle de inşaat sektöründe daha fazla yaşanmaktadır. Bunun en önemli sebebi, inşaat sektörünün kendine özgü çalışma koşulları olmasındandır. İnşaat sektörünün diğer sektörlerden farklı olmasının başlıca nedeni, her projenin birbirinden farklı olması ve bu yüzden her projede değişik çalışma koşulları ve farklı risklerle karşı karşıya kalınmasıdır. İşçiler, endüstriyel sektördeki gibi tek bir fabrikada çalışma imkânı bulamadıkları gibi sürekli olarak bir projeden başka bir projeye hareket halindedir. Bunların yanı sıra inşaat, tehlikeli ve bir sürü risk içeren faaliyetlerden oluşmaktadır ve bu ortamda çalışmak için tecrübeli ve fiziksel zorluklara alışık olmak gerekir. Ayrıca bir inşaat projesinde aynı anda birden fazla işçi grubu da çalışabilir, ki bu da tehlike ve riskleri daha da artırır. İşte bu nedenlerden dolayı, inşaat sektörü diğer sektörlere göre daha fazla risk altındadır ve işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamak hayli güç ve karmaşık olabilir.
İnşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliği konusundaki eksiklik, yaşanan ekonomik, bilimsel ve teknolojik gelişmelerden, iş kazalarını önlemek amacıyla yararlanılmamasından kaynaklanmaktadır. İş kazalarını önleyici tedbirler almak için yapılacak harcamaların gereksiz olduğunu düşünen işverenler, işçilerin gerektiği kadar dikkatli olmadığını, kazaların işçilerin dikkatsizliğinden kaynaklandığını düşünmektedir. Halbuki iş kazalarının oluşmasındaki asıl neden, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yapılacak düzenlemeler için gerekli harcamaların yapılmamasıyla maliyeti azaltarak daha fazla kâr elde edileceği düşüncesidir. Ancak unutulmaması gereken en önemli gerçek, iş kazalarını önlemek için yapılacak her türlü güvenlik harcaması ve yatırımın, iş kazası meydana geldikten sonra ortaya çıkan dolaylı ve dolaysız maliyetlerden daha az olmasıdır.
Ayrıntılı istatistik ve muhasebe kayıtları tutulmasıyla, iş kazalarında oluşan maddi kayıplar hesaplanabilir. Ancak iş kazası sonucunda işçi, işçinin ailesi ve işçinin arkadaşları üzerinde oluşan psikolojik durumdan kaynaklanan manevi kayıplar hesaplanamaz. Bu nedenle iş kazalarının önlenmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.
İnşaat sektöründe iş kazaları
Gelişmiş ülkelerdeki inşaat işçileri, diğer sektörlerde çalışan işçilere oranla 3-4 kat daha fazla kazaya uğrama riski taşımaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre bu oran altı kata kadar çıkmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de bir yılda gerçekleşen tüm iş kazalarının %10’u, sürekli iş göremezliklerin %25’i ve ölümlü iş kazalarının %34’ü inşaat işlerinde gerçekleşmektedir. İnşaat sektöründe 2006 yılında 7.143 iş kazası meydana gelmiştir. Ölümlü iş kazası oranlarının sıralamasında inşaat sektörü toplamda %25 ile ilk sırada yer almaktadır.
Ölümle sonuçlanan kazalar arasında, insan düşmesi tipindeki kazalar (%42,9) önemli bir farkla ilk sırada yer almaktadır. Elektrik çarpması, malzeme düşmesi, yapı makinesi kazaları, yapı kısmının çökmesi, şantiye içi trafik kazaları ve kazı kenarının göçmesi tipindeki olaylar ön plana çıkmaktadır. Özellikle ölümle sonuçlanan ikinci önemli kaza tipinin elektrik çarpması olması, inşaat sektörümüz için elektrik konusunun özenle üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu göstermektedir. Şantiye içi trafik kazaları olarak tanımlanan gruptaki olaylar, günlük yaşamdaki trafik kazalarının benzerleridir (şantiye sahası içinde araç devrilmesi, çalışanlara çarpması, çalışanların ezilmesi gibi). Ölümle sonuçlanan kazalar arasında azımsanmayacak bir orana sahip olan bu olaylar, şantiye trafiğinin, yolların, manevra alanlarının uygun düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Ölümle sonuçlanan en önemli kaza tipi olan insan düşmesi tipinin alt grupları da vardır. İlk sırada döşeme platform kenarından düşme tipindeki olaylar yer almaktadır. Yapıdaki boşluklara düşme olarak tanımlanan alt grubun büyük çoğunluğu bina inşaatlarındaki asansör, aydınlık vb. boşluklara düşme olaylarıdır. Bunlar da döşeme ve platform kenarından düşme grubuna katılabilir. Hemzemin düşmeler olarak tanımlanan kaza tipi, seviye farkı olmayan yüzeylerdeki insan düşmeleridir. Yürürken ayağa takılan bir malzemenin neden olduğu düşme gibi. Alt grupların genellikle yüksekten insan düşmesi biçiminde meydana geldiği düşünülürse, iş güvenliği mevzuatında yer alan korkuluk, tutma ağları yapılması, boşlukların üstünün kapatılması gibi öncelikli önlemlerin ihmali, aşağıya düşme tehlikesi olan yerlerde çalışanlara güvenlik kemeri kullandırılmaması, bu olayların yaşanmasının başlıca nedenidir.
İş kazalarının oluş nedenlerini üç başlık altında inceleyebiliriz:
1. Doğrudan nedenler
Doğrudan nedenler; zehirleyici, patlayıcı gaz, toz vb. tehlikeli maddeler ile mekaniksel, elektriksel, kimyasal gibi yüksek enerji kaynaklarının ve radyasyonun yol açtığı nedenlerdir.
2. Dolaylı nedenler
Dolaylı nedenler; güvenliksiz çalışma koşullarıdır. Gerekli emniyet önlemleri alınmaksızın yapılan çalışma koşulları anlamında kullanılan güvenliksiz çalışmaya ekipmanın hatalı ya da uygunsuz kullanımı, ekipmanın bakım ve onarımının zamanında yapılmaması, alet ve makinelerin zamanında kullanılmaması, koruyucu malzemelerin kullanılmaması gibi nedenlerin yol açtığı durumlardır.
3. Ana nedenler
Ana nedenler üç başlık altında toplanabilir:
a. Yönetimin iş güvenliği politikası ve uygulamaları (iş güvenliğine verdiği önem, üretim-iş güvenliği hedefi, sorumluluk ve yetkinin dağıtılması, eğitim, uygun ve yeterli kontrol vb.)
b. Personele ilişkin faktörler (yetenek, eğitim, motivasyon, fiziksel ve zihinsel yeterlilik, bireysel dikkatlilik ve performans)
c. Çevre faktörleri (sıcaklık, nem, basınç, toz, gaz, buhar, gürültü, aydınlatma vb.)
İnşaat sektöründe meslek hastalıkları
İnşaat sektöründe görülen meslek hastalıkları temel olarak üç sebepten kaynaklanır.
1) Kimyasal tehlikelerden kaynaklanan hastalıklar
Kimyasal tehlikeler, genellikle hava yolu ile insanlara ulaşır. Duman, sis, buğu ve kokulardan kaynaklanır. Solumak yoluyla ya da deriye temas (organik solventler ve pestisitler) yoluyla kimyasallar tehlike yaratır. Tabii bunlarla birlikte sıvı-yarı sıvı kimyasallar (zamk, tutkal, yapıştırıcı, asfalt, katran) ve tozlar da (toz çimento) tehlikeli olmaktadır. Sık görülen bazı hastalıklar şunlardır:
a. Silikoz: Silika içeren tozların solunmasından ve temastan kaynaklanan bir hastalık. Genellikle kum karanlar, kaya delme makinelerini kullananlar ve tünel kazanlarda görülür.
b. Asbestoz: Asbest içeren tozların solunmasından kaynaklanan akciğer hastalığı. Asbest ile çalışan işçilerde sıklıkla görülür.
c. Bronşit: Kaynakçılar arasında sıkça görülür.
d. Deri alerjileri: Çimento ile çalışanlar ve duvar ustaları arasında yaygındır.
e. Nörolojik (sinir sistemi) rahatsızlıklar: Organik solvent ve kurşunla çalışan işçi ve boyacılarda görülür.
d. Akciğer kanseri: Asbestle çalışan işçiler, çatıcılar, ahşapla çalışanlar ve kaynakçılar arasında daha fazla görülür.
e. Kurşun zehirlenmesi: Köprü tamir işçileri ve boyacılarda görülür.
Bu nedenle toz ve gazlara maruz kalınan yerlerde gerekli ortam ölçümleri yaptırılmalıdır.
2) Fiziksel tehlikelerden kaynaklanan hastalıklar
Fiziksel tehlikeler bütün inşaat projelerinde vardır. Gürültü, sıcak, soğuk, radyasyon, vibrasyon ve barometrik basınç bunlardan en önemlileridir. Gürültü inşaat sektöründe kullanılan makinelerin sayısının artması ile önemli tahribatlara yol açmaya başlamıştır. Özellikle binaların yıkımı sırasında kullanılan makine, vinç, grayder ve kepçeler sadece makineleri kullanan işçiler için değil, çevredeki işçiler ve diğer insanlar için de işitme sorunlarına neden olmaktadır. Bu nedenle kulak koruyucu donanımlar olan kulaklıklar ve kulak tıkaçları kullanılmalıdır. 23.07.2013 tarihli ve 28721 sayılı Çalışanların Gürültü ile İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmelik’te belirtilen önlemler alınmalı ve ölçümler yaptırılmalıdır.
İnşaat işleri, doğası gereği meteorolojik koşullara (dış havaya) bağımlı olarak yapılmaktadır. Havanın çok soğuk olması ya da havanın çok sıcak olması özellikle inşaatta dış ortamda çalışan işçiler için önemli riskleri de beraberinde getirmektedir. Güneş çarpmaları, hipotermi, soğuktan donmalar, tansiyon yükselmesi ve düşmesine bağlı bazı rahatsızlıklar, dış havaya bağlı kalındığı için görülmektedir.
İnşaat sektöründe makineleşme arttıkça gürültü ve titreşim sorununun boyutları da artmaktadır. Özellikle hafriyatta havalı çekiç, diğer kazıcı ve delici iş makineleri, kaba yapıda kullanılan beton kırıcılar, beton vibratörleri ve kompaktörler, taşlama makineleri ve kesici diskler, darbeli matkaplar ve elektrikli testereleri kullananlar için tüm vücudu etkileyen titreşim önemli bir sorundur. Bu kişilerde “Beyaz Parmak” ya da diğer adıyla “Raynaud Sendromu” (dolaşım bozukluğundan kaynaklanan bir hastalık) görülür.
Çatı ustalarında güneş nedeniyle sıcak, stresi yüksektir. İyonize olmayan UV radyasyonun ana kaynağı, güneş ve elektrik olduğundan güneş altında açık sahada çalışanlar ile ark kaynağı yapan işçilerde ciltte kanser, gözlerde katarakt hastalığı oluşturur. İnşaat işleri soğuk, sıcak, kuru ve nemli ortamlarda yapılabilmektedir. Bu nedenlerle ortama uygun koruyucu elbiseler kullanılmalıdır. Sıkça yapılan kaynak işleri sırasında çapaklardan ve iyonize olmayan mor ötesi ışınımdan (UV radyasyonundan) korunmak için göz koruyucu gözlük, maske ve kalkanlar kullanılmalıdır.
İnşaatlarda zorlanma ve burkulmalar, en sık görülen hasarlardır. Travmatik yaralanma, tekrarlanan hareketler, ayakta ve aşırı çalışma gibi nedenlerle tendinit, Karpal Tünel Sendromu, bel ağrısı gibi kronik fiziksel sorunlar sık yaşanmaktadır.
Basınçlı tünellerin içinde çalışanlar, dalgıçlar ve derin sularda çalışanlar yüksek barometrik basınca maruz kalmaktadır. Dekompresyon hastalığı, soygaz narkozu ve aseptik nekroz (kanlanma azalmasına bağlı doku ölümü) barometrik basınca bağlı görülen hastalıklardır.
3) Biyolojik tehlikelerden kaynaklanan hastalıklar
Enfeksiyona neden olan mikroorganizmalar, zehirli maddeler ve yırtıcı hayvanlar bu tehlikelerden bazılarıdır. Hafriyat işiyle uğraşan işçilerde toprakta yaşayan bazı mantarlar histoplazmoza (akciğer enfeksiyonu) neden olmaktadır. Ayrıca birçok işçinin yan yana çalışıyor olması tüberküloz, hepatit ve grip gibi bulaşıcı hastalıkların kişiden kişiye taşınmasına neden olmaktadır.
İş kazalarının önlenmesi işverenler, işçiler ve diğer tüm toplum kesimleri için son derece önemli bir konudur. Türkiye’de inşaat iş kolunda yıllar itibariyle iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaldığı görülmektedir. Ancak bu azalmalara rağmen maddi ve manevi kayıplar hala önemli boyutlardadır. İş kazalarının ve meslek hastalıklarının yol açtığı ekonomik kayıpları önlemek ya da azaltmak için çalışma yaşamında yer alan tüm kesimlerin aktif bir işbirliği içinde hareket etmeleri gerekmektedir.
Hazırlayan: Dr. Mahmure Aslan, Biyokimya Uzmanı, Toraman OSGB Sorumlu Müdürü