İnşaatta çağın hastalığı, işçilik hırsızlığı!
Projesi ne kadar iyi olursa olsun, zemini ne kadar dayanıklı olursa olsun. Bir bina en zayıf yeri kadar dayanıklıdır. Bundan dolayı…
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve asrın felaketi olarak adlandırılan doğa olayı 11 ilimizi ve yaklaşık 15 milyon insanı etkiledi. Bu doğa olayını felakete çeviren ise; insan eli ile yaptığımız ve yaklaşık 20 bin tanesinin yıkılarak, 100 bin tanesinin ise ağır hasarlı olarak kayıtlara geçirilen binalar olmuştur.
Her depremden sonra olduğu gibi bu depremde de hedef tahtasına ilk müteahhitler konulmuş, hatta bazıları hedef tahtasına konulacağını bildiği için yurt dışına kaçmak için havalimanlarına gittiklerinde göz altına alınmış. Halk olarak müteahhitlere her zaman malzemeden çalan hırsız gözü ile bakar olduk. Hatta daha önceki dönemlerde kontroller demiri kontrol ettikten sonra Müteahhitlerin imalatı yapılmış demirleri beton dökülmeden önce sökerek başka yerlerde kullandığı söylenirdi. Bağlanmış demiri sökecek zihniyette müteahhit var mı?, var ise söktüğü o demirlerden ne kadar kar elde edecek? Gerçekten müteahhitler malzemeden çaldığı için mi, bu depremde bu kadar yıkım oldu?
Hiç sanmam…
6 Şubat depremleri için üniversitelerin hazırlamış olduğu raporları incelediğimiz zaman, binaların yıkılmasının başlıca sebepleri;
- Nervürsüz demir kullanımı,
- Düşük kalitede beton kullanımı,
- Özellikle zemin sıvılaşması olmak üzere zemin sorunları,
- İşçilik hataları,
- Binalara sonradan yapılan müdahaleler (kolon kesme, duvar yıkma, kaçak kat ekleme vb.)
Yukarıdaki sebeplere baktığımızda yıkılan binaların çoğunlukla eski binalar yani güncel deprem yönetmeliğinden önce yapılmış yapılar olduğunu görüyoruz. Hiç azımsanmayacak sayıda yeni ve söz konusu deprem şiddetlerine dayanacak şekilde güncel yönetmeliklere göre imal edilmiş binaların da yıkıldığına şahit olduk. Bunun çeşitli sebepleri var. Bunlar; yanlış projelendirme, zemin sorunları ve en önemlisi işçilik hataları vb.
İşçilik hataları, yani işçilik hırsızlıkları!
Bu yazımızın konusu tam da burada başlıyor, işçilik hataları, yani diğer bir ifade ile işçilik hırsızlıkları… Peki nedir bu işçilik hırsızlığı ve kimler nasıl işçilikten çalar gelin hep beraber bunları birlikte değerlendirelim.
Tabi, burada yazdığım hırsızlıkları tüm işçilerimiz yapmıyor, işini hakkıyla yapanları tenzih ediyorum. Zaten onların yaptığı binalar ya sapasağlam ayakta duruyor, yıkılmış veya hasar almışsa da başka bir sebepten olabilir.
Demirci Ustaları; Sorsan tüm projelerdeki demirler fazla, hatta 4-5 katlı binalara kullanılan demirlerle onlar gökdelen yapabilirler. Fakat nedense boy demirleri fazla olmuyor, genellikle işçiliği daha zor olan etriye ve çirozlar projeye fazlalık geliyor. Biliyoruz ki, depremde en önemli elemanların başında etriye ve çirozlar gelmektedir. Bunların eksik veya yanlış yapılması büyük felaketlere yol açması kaçınılmazdır. Bazende etriye ve çiroz sayısı tam yapılsada bağ telleri ile yeterli bağlanmadan söz konusu elemanlar öylece yerine konuluyor. Minicik bir tel parçasının atılmamış olması, basınçlı beton altında etriye ve çirozların olmaları gereken konumu terk ederek, yapması gereken görevi yerine getirmemesine sebebiyet veriyor.
Demirci ustalarının zaman kaybı olmaması için yaptığı başlıca hatalar;
- Eksik etriye ve çiroz kullanımı (özellikle kiriş-kolon birleşimlerinde)
- Etriye ve çirozlara yapılan kanca boyu ve açılarının sağlanmaması,
- Donatıların bağlarının yeterince atılmaması,
- Filiz boylarının projesine uygun yapılmaması vb.
Kalıpçı Ustaları; Kalıp işlerinde en büyük sorun eksik kalıp, beton pirizini tam tamamlamadan kalıplar sökülerek başka yerlerde kullanılıyor fakat bu sorunun malzeme olması sebebiyle burada bundan bahsetmeyeceğim. Kalıpçıların en fazla yaptığı işçilik hırsızlığı döşemeye veya kirişe dökülen talaş parçalarının temizlenmesi yerine genel olarak görünmesinin mümkün olmadığı kolon/perde içlerine süpürülmesi, kalıpların yeterince iskele ile sağlamlaştırılmaması buna bağlı olarak kalıp açması tehlikesine karşı yeterli vibrasyon işleminin yapılamaması, ayrıca kalıpların kapatılırken paspayı elemanlarının konulmaması veya yeteri sayıda kullanılmaması.
Beton Döküm Ustası; Genel olarak kalıp ustaları beton dökümünden sorumludur. Yine yukarıdaki işçilik hırsızlıklarının benzerleri bu ustalar tarafından da yapılır. Örneğin; 1 saate dökümü yapılacak bir betonu 45 dk’ya dökmek için betona su katılmasını sağlayıp beton kalitesinin düşmesine sebebiyet verirler. Yeterli ve özensiz vibrasyon ile betonun yeterli yerleşmemesi veya betonun segregasyonuna sebep olurlar. Paspayı kullanımını göz ardı ederek demirlerin kolon içindeki olması gereken konumda olmamasına sebep olurlar.
Yukarıda belirttiğim bir çok eksiklik genelde daha hızlı imalat yapmak için işçilerin işçilikten çaldığı hatalardır. Söz konusu bu hataların bir çoğu da binalar için hayati önem taşımaktadır.
Yine belirtmeliyimki tüm işçilerimizi suçlamak tabiki doğru değil, işini hakkı ile yapan işçilerimizde var. Bunlara söylenecek sözümüz yok…
Bu işçilik hırsızlığının tek suçlusu işçileri mi?
Tabi ki hayır.
Bunun diğer paydaşları ise özellikle teknik personel (yapı denetim, şantiye şefi, proje müdürü vb.) ve müteahhitler. İyi bir denetleme yapılmaması veya işçilere daha fazla iş çıkarma adına yapılan baskılar ile ucuz işçilik peşinde koşmak bu kişileri işçilik hırsızlığı suçunun ortağı yapmaktadır.
Ne olursa olsun, üzeri kapanacak bir imalata gösterilecek özen o binanın bir deprem anında ayakta kalmasını sağlayacaktır. Hatta ve hatta 1 kuruşluk bir tel veya 10 kuruşluk plastik bir paspayı binanın kaderini belirleyebilir.
Cengiz Han’ın Dediği Gibi
Bir Çivi Bir Nalı, Nal Bir Atı,
At Bir Komutanı,
Bir Komutan Orduyu,
Bir Ordu Koca
Bir Ülkeyi Kurtarır…
Mete Han’da Diyor ki…
Bir Tel, Bir Etriyeyi,
Bir Etriye Bir Kolonu,
Bir Kolon Bir Binayı,
Bir Bina İçindeki Tüm İnsanları Kurtarır…
Sakın bir teli bile küçümseme!