Mekanın Algılarla Yaratımı: Sinekli Bakkal Örneği

Sinekli bakkal romanı bulunduğu dönemin yaşantısını, kültürünü, sosyolojik durumunu mekânsal ve duyular aracılığıyla anlatması ve karakterlere göre değişen mekanların etkisini sorgulatması açısından önemli bir örnektir. Romanda olayların geçtiği mekanlar ve mekanların kullanımı mekanın duyu ve algı ilişkisi bakımından incelenmesine olanak vermektedir.

Mekanın Algılarla Yaratımı: Sinekli Bakkal Örneği
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

 ‘’…Zamanlar geçer, anılar eskir; düşsel ve gerçek yapılarla anılar arasındaki ilişkiyi değişmez saymak, zamana hapsolmaktan başka ne anlama gelir! Her yapı kendi anısını yaratacak ve doğayı zenginleştirecektir…’’

                                                                                               Melih Cevdet Anday

Mimarlık zihnimizde kurguladığımız, düşünsel ürünü, fiziksel ürüne dönüştüren sınırları belli olmayan bir takım görüntüyü somutlaştırarak zihinsel olanı algılayabileceğimiz bir düzleme oturtmaktadır. Mimarlıkta görsel araçlar kullanarak edebiyatta ise dil ve kelimeler aracılığıyla bir yaratım gerçekleşmektedir. Mimarlık-edebiyat arasındaki bu ilişki bizlerin yaşamına ilişkin kesitler sunması bakımından dikkat çekmektedir. Mimarlık ve edebiyat; toplumun kültürünü yansıtmaktadır, zamana tanıklık etmektedir, toplumun ekonomik ve sosyal durumunun göstergesi olmaktadır.

Sinekli bakkal romanı bulunduğu dönemin yaşantısını, kültürünü, sosyolojik durumunu mekânsal ve duyular aracılığıyla anlatması ve karakterlere göre değişen mekanların etkisini sorgulatması açısından önemli bir örnektir. Romanda olayların geçtiği mekanlar ve mekanların kullanımı mekanın duyu ve algı ilişkisi bakımından incelenmesine olanak vermektedir.

Romanda olaylar: 2. Abdülhamid döneminde, farklı görüşlere sahip insanların yaşadığı Sinekli Bakkal Sokağında geçmektedir. Olay örgüsü: Mahalle imamının torunu olan Rabia’nın başından geçen olayları kapsamaktadır. Rabia imamın evinde doğar, dedesi tarafından hafız olarak orada yetiştirilir. Daha sonra Rabia, camilerde mukabele okumaya başlar ve Dahiliye Nazırı Selim Paşa’nın eşi tarafından yetenekli bulunur ve konağa davet edilir. Konakta musiki dersleri alır, 10-11 yaşlarındayken sürgünde olan babası Tevfik döner, mahalledeki bakkalı işletir. Rabia babasıyla yaşamaya başlar, Selim Paşa’nın oğlu jön Türk ‘tür ve Avrupadan yasaklı yayınlar getirmektedir. Babası, Tevfik ile birlikte yasaklı yayınlarla yakalanır ve Şam’a sürgüne gönderilirler. Rabia mahallede yaşamaya ve bakkalı işletmeye devam eder, konakta tanıştığı piyanist Peregrini Müslüman olup Osman adını aldıktan sonra onunla evlenir, birlikte Sinekli Bakkal Sokağında  imamın evinde yaşarlar. Romanda olaylar

  1. İmamın Evi
  2. Selim Paşa Konağı
  3.  Sinekli Bakkal Sokağı

  Olmak üzere 3 ana mekan çevresinde geçmektedir.

İmamın Evi:

  • Evin mahalle ile durumu;

‘’ Eğer bir yabancı durur, su dolduran kadınlarla ahbaplık ederse ona mutlaka 2 yer gösterilir. Biri Mustafa Efendi’nin İstanbul Bakkaliyesi, öteki, arka pencereleri çeşmenin üstüne açılan imamın evi’’(Adıvar,1999,s.10).

‘’…sokağın biricik üç katlı binası. Gerçi kapısı öteki sokağa açılır fakat sinekli bakkal onu benimsemek ister. Çünkü zengin-fakir bütün cihan halkı, ölüm, doğum, nikah gibi hayati meseleleriyle o eve gelmek mecburiyetindedir’’(Adıvar,1999,s.10).

‘’…Ne kadar acı ve sıkıntılı hatıralarla dolu olursa olsun, gene o ev, Sinekli Bakkal’ın bir nevi mimari abidesi’’(Adıvar,1999,s.10).

Bahsedilenlerle birlikte mekanı iki farklı şekilde kategorize edebiliriz: yaşamsal mekan ve geometrik mekan. Von Meiss şöyle ifade etmektedir; ‘Yaşam mekanında esas olan mekanın kullanıcısı üzerinde bıraktığı duygusal izlenimlerdir. Geometrik mekan ise aksine homojen, türdeş ve evrensel bir yapıyı ifade etmek için kullanılmaktadır.’ İmamın evi bu iki mekânsal kategori içerisinde yer almaktadır.

  • Mekan kişi tarafından duyumsal olarak algılandıktan sonra içerisinde geçirilen süreye göre zihinsel olarak algılanmaktadır.

İmam mescitte ölüm ve yaşamı halka korku salmak amacıyla anlattığı için mescit ve imamın evi halkta huzursuzluk ve tedirginliğe neden olmaktadır.

‘’…küçük mescitte vaaza devam edenler, huzurunda bir korku, birazda rahatsızlık hissederler’’(Adıvar,1999,s.11).

Rabia’nın üzerinde bu evin etki bırakmasının en büyük nedeni, çocukken bu evde yaşadığı olaylardır.

‘’Hacı İlhami Efendi’nin mektup hocalığı günlerinden kalma, değnekle yediği ilk ve son dayağı, seneler geçtikçe unutuldu. Fakat bebeğin çamaşır kazanının altında yanması , mavi boncukların beyaz bezden ayrılması; bunları sahiden bir çocuk yanmış gibi hissetti’’(Adıvar,1999,s.25).

  • Mekan algısı kişinin mekansal deneyimi yani hareketi ve o mekan içerisinde geçirilen zamana göre gelişmektedir. Hareket ve zamana bağlı olarak mekanın kişi tarafından hatırlanmasını sağlamaktadır.

Kişi belirli bir süre boyunca mekanla deneyimlerini ilişkilendirmeye başlar böylece mekanın kişi tarafından kalıcılığı artar.

‘’…Hayatına ilk şekillerini veren eski kalıplardan birine, bilmeyerek kendini tekrar sokmuştu. O sesi o muhteşem cehennem tarifini gece gündüz dinlemişti…’’ (Adıvar,1999,s.407).

Rabia’yı etkileyen bir başka nokta evde kasvetli şeyler dinlemesi ve ev aklına geldiğinde bunları tekrar anımsamasıdır. Lefebvre mekanı tanımlarken yaşanan, algılanan ve tasarlanan olmak üzere üç temel özellikten bahsetmektedir. ’Mekanı algılarken mekanla görsel bir bağlantı kurmasak da duygularımızı zihinde canlandırarak mekanı kavramamız mümkün olmaktadır. Burada önemli olan nokta duyduklarımızın mekana ilişkin bıraktığı izlerdir.’(Lefebvre,2014). Bu evde yaşadığı olaylar Rabia’nın mekânsal algısı ile ilgili en temel basamaklardan biri olmaktadır. Onu derinden etkileyen bu evden uzaklaşma isteği roman boyunca hissedilmektedir.

  • Amos Rapoport’un belirttiği gibi algılama çok boyutludur. ‘Mekan fiziksel anlamda durağan bir yapıya sahiptir. Yapı ve ona ait mekanlar hareket edemezler, fakat insanlar mekan içinde hareket ettikçe ve zamanın değişken olması nedeniyle mekanı oluşturan parçaların birbiriyle olan boyutsal ilişkileri değişir. (Rapoport,2004).

‘’…İmamın evi damından temeline kadar tamir edildi. Kiremitler değişti, duvarlar, kafes tamir yapıldı, badanalandı, kapılar, tavanlar boyandı’’ (Adıvar,1999,s.407).

‘’… Yapı ilerledikçe yeni sahiplerinin, genç ve neşeli ruhların cephesinde hissediliyor. İmamın ahiretle, cehennemle, gamla, kasvetle dolu ruhu kayboluyor’’ (Adıvar,1999,s.409).

Romanda algısal ve duyusal süreç arasındaki ilişki göze çarpmaktadır. 8 yıl sonra Rabia hamileyken çocuğunu kendi doğduğu evde doğurmak; annesi ve imam öldükten sonra bu evi tamir ettirerek burada yaşamak istemiştir.

Sinekli Bakkal Sokağı:

  • Romanda olayların geçtiği sokak, dönemin tipik özelliklerini taşımaktadır.

‘’ Evler hep ahşap ve iki katlı köhne, çatılar, karşıdan karşıya birbiri üzerine abanır gibi uzanmış eski zaman saçakları, ortada baştan başa uzanan bir aralık kalmış olmasa, sokak üstü kemerli karanlık bir geçit olacak…’’ (Adıvar,1999,s.9).

‘’…evlerin dışı 20 senedir değişmemişti. Saçaklar çarpık çurpuk, damlar mutlaka kar yağınca akar’’ (Adıvar,1999,s.408).

  • Romanda yapılan betimleme anlatımı ile mekanların fiziksel boyutlarının hacim, yüzey, ışık, doku ve mimari elemanlara ilişkin bilgileri zihinlerde canlanabilmektedir.

‘’… Burası dünyanın herhangi bir yerindeki fukara mahallesinden çok farklı değildir bir geçitten ziyade bir toplantı yeri: Mahalleli orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder, eğlenir…’’ (Adıvar,1999,s.10).

  • Mekanı tanımlayan kullanıcının eylemleridir. Bu yüzden mekânsal algı fiziki çevrenin yanında dönemden, toplumdan, kültürel ortamdan, ekonomik durumdan etkilenmektedir.

Romanda mahallelinin bütün yaşamı Sinekli Bakkal Sokağında geçmektedir. Sokak sosyalleşme ortamını oluşturmaktadır. Sokakların yapısının darlığı insanların arasındaki iletişimi arttırıcı rol oynamaktadır. Karşılaşmaların artması yakın ilişkilerin kurulmasına fırsat vermektedir.

‘’…Babasının bu şakası ona, pencereden maymun seyrettiği günleri hatırlattı…’’ (Adıvar,1999,s.161).

Mahallede Ramazan gecelerinde Karagöz oyunu oynatılmaktadır. Bu özelliği ile sokak bir sahne görevi görmektedir. Tiyatro dekorunu andıran uzun, ince mimarisi, köşede mor salkım çardağı, altında civarın en işlek çeşmesi, bozuk kaldırımları, kırmızı toprak saksılarıyla kendi sahnesini oluşturmaktadır. Günlük meseleler Karagöz oyununda, sokakta çocuk oyunlarında, türkülerinde kendine yer bulmaktadır. Sokak için ‘’Neşe ile gümbür gümbür atan canlı bir kainatın ruhu, merkezi’’ tanımı yapılmaktadır.

Rabia bu farklı yaşam tarzları arasında kendini bulma arayışı içindedir. Karakterini oluşturan temel ögeleri buradan aldığı için bu sokaktan uzaklaşamamaktadır. Onun gözünde sokak ‘’sevimli, hususi, teklifsiz ve insani bir kıta’’dır. Topluma göre dışarı dönük bir karakter olsa da huzur bulduğu şey bu sokaktaki yaşamıdır.

Selim Paşa Konağı:

  • Konağın sahibi Selim Paşa dönemin Dahiliyye Nazırıdır. Devlet erkanından olması nedeniyle güç ve kudret sahibidir. Konakta ailesi ve hizmetlileri ile birlikte yaşamaktadır.

‘’Selim Paşa’nın sadeliğe, genişliğe, ışığa dayanan, dürüst zevkli evi…’’ (Adıvar,1999,s.175).

Konak romanda söz edildiği gibi sade, genişliğe ve ışığa önem verilen zevkli bir evdir. İçinde farklı daireler bulunur ve buralarda farklı sanatsal etkinlikler yapılmaktadır. Konakta doğu kültürü yanı sıra batılı yaşam tarzına ilişkin esintiler hissedilmektedir.

Descartes mekanı parçaların niteliklerinden daha fazla olarak tanımlamaktadır. ‘’Mekânsal organizasyon insanlarla doğal ortam arasında bir arayüz belirlerken insan davranışlarını şekillendirmesi yüzünden de önem taşımaktadır.’’ (Descartes,2013). Bu bağlamda konağın Avrupai tarzı batı kültürüne dair eylemlerin yadırganmasına engel olmaktadır.

  • Konak mahalle dışında bir yaşamın varlığının en somut ispatıdır, sokağın dışa açılan kapısı niteliğindedir.  Dışarısı ve sokak arasındaki ilişkiselliği sağlayan köprü görevindedir. Mekanın içi ve dışı olarak tanımlanabilecek 2 bölge vardır. Bu sınır her zaman katı ve dolu değildir. Mekanı çevreden ve ötekilerden ayıran bir ögedir. Bu yönüyle imamın eviyle zıt ögeler barındırması ve kişilerde birinin tümüyle karşıtı hisler oluşturması bakımından konak önemlidir.

‘’Rabia, Selim Paşa Konağının geniş caddesine çıkınca yeni bir dünya keşfetmiş gibi sevindi. İki tarafı büyük bahçeler içinde bahçe ortalarında konaklar, her kapının önünde büyük fenerler… Kapılardan birine uşağın ardı sıra girdi. Hanımelleri, yasemin ve akasya kokuları fıskiyenin şırıltısı… Bunlar çocuğun yüreğine tatlı bir çarpıntı verdi’’(Adıvar,1999,s.32).

  • Konak mahalle ve dış dünya arasındaki geçit, bir arakesittir. Konak Rabia’yı farklı bir dünya ile tanıştırmaktadır. Algılanan dünyanın değişmesi ile fiziksel çevrenin boyutu da değişmektedir. Bu dünyada mekanlar ahiret havasından arınmış dolayısıyla dünya algısının değişimine ortam hazırlamıştır. Sanat, siyaset, müzik, eğlence gibi meseleler ön plandadır. Dolayısıyla Rabia’nın yaşam görüşünün değişiminin temeli bu konakta geçirdiği vakitlere dayanmaktadır. Bu konak Rabia’ya kaygısız ve huzurlu bir yaşam sunmuştur.

Romanda olayların gelişimiyle birlikte varlığının zihinsel olarak hissedildiği Beyrut, Şam, Gelibolu gibi mekanlardan söz edilmektedir. Bu mekanların ortak özelliği sürgün yeri olmalarıdır. Dolayısıyla korku, tedirginlik, özlem gibi hislerle mekânsal olarak tanımlanmaktadırlar.

Benzer İçerikler

Sabia Yıldıztekin
Merhaba, ben Sabia Yıldıztekin 2019 yılında Bursa Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Mimarlık Bölümü'ne  mimarlık öğrencisi olarak başladım. An itibariyle öğrencilik hayatıma devam ederken  bir yandan da mimarlığa dair çeşitli içerikler üretmeye çalışıyorum.
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

    Henüz yorum yapılmamış.