📢
wc maliyet hesaplama
WC Tadilatı Metraj ve Maliyet Hesaplama Sayfamız Açıldı! Ücretsiz Hesapla!
inşaat online hesaplama
Tüm Online Hesaplamaları Ücretsiz Kullanabilirsiniz. Online Hesapla!

Yüksek bina inşaatında devrim yaratan proje “Empire State”

İnşa edildiği dönemde bir mühendislik ve mimarlık harikası olarak kabul gören Empire State inşaat şirketleri ve inşaat yönetimi tarihinde müthiş bir öneme sahip

Yüksek bina inşaatında devrim yaratan proje “Empire State”
📢 Üye olmadan dosya (gold içerikler hariç) indirebileceğinizi biliyor musunuz? Youtube sayfamıza abone olduktan sonra istediğiniz içeriğe yorum yazabilir veya bizimle iletişime geçebilirsiniz.

İnşa edildiği dönem için bir mühendislik ve mimarlık harikası olarak kabul edilen ve devrim niteliğinde olan Empire State, inşaat şirketleri ve inşaat yönetimi tarihi açısından da paha biçilemez bir öneme sahip. New York’ta 1931 yılında yapımı tamamlandığında hem “dünyanın en yükseği” hem de “en hızlı inşa edilen binası” ünvanlarını eline geçirmişti. Günlük olarak 35 bin turisti ağırlayan ve birçok filme ev sahipliği yapan bu ünlü yapının inşaat sürecinde her bir iş kolunun sorunsuz bir şekilde çalışmaya başlaması için zamanlama o kadar ince ve detaylı bir şekilde ayarlanmış ki, bina sanki bir montaj hattında inşa ediliyormuş gibi hızla ve kusursuz bir şekilde yükselebilmişti.

Sahip olduğu 381 metre uzunluğuyla, inşa edildikten sonraki 40 sene boyunca, yani 1972 yılında Dünya Ticaret Merkezi tarafından geçilene kadar dünyanın en yüksek binası ünvanının yegane sahibi olan Empire State Binası1931 yılında tamamlandığında mühendislik dehasının zaferlerinden biri olarak kabul ediliyordu.

Amerikan Raskob & Smith firması tarafından geliştirilen Empire State Binası, Shreve, Lamb, & Harmon Associates’ın mimarları tarafından art deco tarzında büyük emekler sonucunda tasarlandı. Yapı mühendisi ise konusunda uzman, yanal rüzgar kuvvetlerini hesaba katan yüksek yapılar tasarlamada öncü olan ve Chrysler Binası, Rockefeller Center gibi binaları tasarlayan Homer Gage Balcom’du.

Binanın müteahhidi Starrett Brothers & Eken, Inc.’in yenilikçi ve modern proje yönetimi altında 1930 yılının mart ayında New York’ta başlayan inşaat bir yıl 45 gün sonra, programdan tam bir ay önce tamamlandı. Şantiye de son derece komplike bir şekilde çalışmalar yürütüldü. Şantiyenin bir bölümünde temeller inşa edilirken, diğer kısmında kazı çalışmaları hızla devam etmişti. Üst katlar tamamlanmadan alt katlarda çalışmalara devam edilmişti. Her bir inşaai faaliyet için zaman çerçevesini koordine etmek amacıyla tüm inşaat programının ana hatlarıyla belirtildiği ayrıntılı ve son derece detaylı bir çizelge geliştirilmişti.

İnşaat Yönetiminde Önemli ve Tarihi Bir Dönemeç

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi inşa edildiği dönem için bir mühendislik ve mimarlık harikası olarak kabul edilen bina, inşaat şirketleri ve inşaat yönetimi tarihinde de muazzam bir öneme sahip. 103 kata sahip yapı sadece 13 aydan biraz daha uzun bir sürede inşa edilmesinin yanı sıra, bu zorlu işi üstlenen inşaat şirketinin, böylesine büyük bir girişim için yeterli hiçbir ekipman veya malzemesi de maalesef yoktu. Tüm bu zorluklar içerisinde bu inşaatı nasıl tamamlamayı başardıkları, ticari inşaat yönetimine dair de güzel ve eşsiz bir örnek teşkil etmekte.

Yapıldığı Dönem de Hem Dünyanın En Yükseği Hem de En Hızlı İnşa Edileni

Ne kadar doğrudur bilinmez ama General Motors yöneticisi John J. Raskob, yüksek Chrysler binasının inşasına başlayan ezeli rakibi Walter Chrysler’ı alt etmeye karar verdiğinde bu muhteşem ve devasa projeyi tasarlamıştı. Chrysler Binası, o dönem dünyanın en yüksek binası ünvanını ele geçirmek için Wall Street’teki Bank of Manhattan ile rekabet ediyordu. Raskob, Coleman ve Pierre S. Dupont, Louis G. Kaufman ve Ellis P. Earl’ün de aralarında bulunduğu tanınmış yatırımcıları bir araya getirerek Empire State Inc.’i kurmayı başardı. Grubun başına ise eski New York Valisi ve Başkan adayı Alfred E. Smith’i yönetici olarak atadı. Raskob daha sonra New York’un en iyi gökdelen mimarları olarak kabul gören Shreve, Lamb & Harmon Associates mimarlık firmasına gitmiş ve onlara “yalnızca” Chrysler binasının yüksekliğinden daha yüksek bir ofis binası istemediğini, aynı zamanda “daha da önce tamamlanmasını” istediğini özellikle söylemiş.

Her Çağda Öne Çıkacak Bir Bina

Empire State Binasının mimarları ise binanın, sonraki yıllarda bile dikkat çekecek unsurlara sahip olmasını hedeflemişlerdir. Bunu yapmak için ise, çoğu binanın sahip olduğu tek cephe yerine, sokağa bakan dört cephesi olan bir bina yaratmayı hedeflemişlerdir. Binanın öne çıkan en temel özelliği, alt seviyelerin yükseltilmesi ve merkezin girintili geri çekilmeleriyle belirginleşen görkemli kuleye sahip olmasıdır. Sabit bir 3 boyutlu ızgara oluşturmak için çelik kolonlar ve kirişler tercih edilmiştir. Kolon ızgaraları sık aralıklı olacağından, binadaki açık alanlar engellenmiştir. Bu sayede, binanın hiçbir katında kolonsuz alan kalmamıştır.

Müteahhitler Zamanın Ötesinde ve Cesur Bir Teklif Sunmuşlardır

1920’li yılların önde gelen ve güzide genel müteahhitlerinden Starrett Brothers ve Eken ise işi kazanmak ve bu devasa yapıyı inşa etmek için cesur bir teklifte bulunmuşlardır. Yalnızca işi istenilen zamanda tamamlayabileceklerine dair söz vermekle kalmamışlar, aynı zamanda sözleşme hükümlerini yerine getirmek için özel olarak üretilmiş ekipman da satın alacaklarını duyurmuşladır. Starrett Brothers, işi almaya çalışan diğer ticari müteahhitlerin, müşteriye bol miktarda ekipmana sahip olduklarına dair güvence verdiklerinden ve sahip olmadıklarını da kiralayacaklarından adı kadar eminmiş. Starrett Brothers farklı bir yol haritası çıkarmış ve bu yol haritasını izlemeye karar vermiş. Mülakat evresinde, inşaat şirketinin elinde ne kadar ekipman olduğu kendilerine sorulduğunda, bu projede işe yarayacak hiçbir şeye sahip olmadıklarını belirtmişler. Yatırımcılara Empire State binasının sahip olacağı büyüklüğünün ve kapsamının beklenmedik sorunlar yaratacağını açıklamışlar. Sıradan inşaat ekipmanları bu mega yapı için yeterli olmayacakmış; bu sebepten ötürü tamamen yeni, özel parçalar tasarlayıp satın almak zorunda kalınacakmış. Sonrasında bu ekipmanı sataraka nakit sağlayacak ve proje tamamlandığında aradaki farkı yatırımcılara ödeyeceklermiş. Kendi öngörülerine göre, bu ikinci el ekipman kiralamaktan daha az maliyetli olacak ve daha verimli olacakmış. Yatırım grubu da bu fikre oldukça sıcak bakıp, uygun görmüş.

Projenin Her Bir Evresi Detaylıca Planlanmış

Böylesine aşırı sıkışık ve yoğun bir programla başa çıkabilmek için, Starrett Bros. ve Eken derhal planlama evresine geçmişler. Altmıştan fazla farklı türde alt yüklenicinin elzem olacağını ve iş kapsamının oldukça büyük olması sebebiyle çoğu malzemenin şartnameye göre sipariş edilmesi gerektiğini belirlemişler. Malzemeler, şantiyede gereken hazırlık çalışmalarını minimuma indirmek ve zaman kaybını azaltmak için mümkün olduğunca bitmiş duruma yakın bir şekilde fabrikada yapılmalıymış. İşe aldıkları alt taşeronların güvenilir, kaliteli iş çıkarabilen ve ayrılan zaman çizelgesine uymaya istekli olması gerekiyormuş. İş programı neredeyse dakikası dakikasına kadar planlanmış. Programda tek bir saniye bile boşa harcanmamalıymış.

Hızlı İnşaat Tekniğinin Kullanıldığı İlk Proje

Empire State binası, günümüzde bir hayli yaygın bir yaklaşım olan, ancak 20. yüzyılın başlarında çok yeni olan hızlı inşaat tekniğini kullanan ilk ticari inşaat projesi ünvanının da yegane sahibi. O dönem için çok yeni olan bu hızlı inşaat tekniği, gecikmeleri ve enflasyon maliyetlerini minimuma indirmek için tasarımlar tümüyle tamamlanmadan önce inşaat sürecine başlamaktan geçiyor. Şimdi düşünüldüğünde, en yüksek bina yarışını kazanmak için hızlı inşaat yöntemini kullanmak zorunluymuş. Bu yarışı kazanmak için, yapı mühendisi mimarın çizimlerine dayalı bir şematik ve son derece orjinal bir tasarım yapmış. Şematik tasarım, inşaatta kullanılacak malzemeleri (betonarme veya çelik), kat tiplerini ve sütun aralıklarını içermekteymiş.

Gökdelen İskeleti Haftada 4,5 Kat Yükseldi

Müteahhit, sitenin önceki sakini olan Waldorf-Astoria Oteli’nin daha yıkımı bitmeden önce, 1930 yılı Ocak ayında yeni bina için kazı çalışmasına başlamış. Starrett Kardeşler, dünyanın en yüksek binasını inşa etme yarışında, daha önceki projelerinden 40 Wall Street’i inşa ederken, yıkım ve temel atma işlerinin eş zamanlı olarak yürütülmesini başarmışlardı. Empire State’te de 300 kişiden oluşan iki vardiya, sert kayayı kazıp temeli oluşturmak için gece gündüz emek vermişti. 60 günden daha kısa bir sürede yani 1930 yılı Mart ayında çelik iskeletin inşası başlamıştı. Gökdelenin iskeleti haftada dört buçuk kat veya günde bir kattan fazla yükselerek herkesi şaşırtmayı başardı. O tarihe kadar benzer bir hızda inşa edilen hiçbir yapı olmaması tüm dikkatleri binanın üzerine çekmeyi başardı. Bu büyük başarı, yetenekli, organize bir işgücüyle birleşen etkili lojistik sayesinde gerçekleşebilmişti.  

Yükleniciler Zamandan, Paradan Ve İş Gücünden Tasarruf İçin Yenilikler Yarattılar

Proje büyük bir verimlilik rol modeli haline gelmişti. Yükleniciler zamandan, paradan ve iş gücünden tasarruf sağlayan çeşitli ve yeni uygulamalar yaratmışlardı. İskelet için gerekli olan 60 bin ton çelik Pittsburgh’da üretilmiş tren, mavna ve kamyonla hemen New York şehrine taşınmıştı. Ne kadar doğrudur bilinmez ama çelik direkler ve kirişler, iskeletteki yerleri ve onları kaldıracak vinç numarasıyla işaretlenmiş bir şekilde sahaya ulaşmıştı. İşçiler daha sonra kirişleri yerlerine döndürüp fırından ve silindirden çıktıktan sonra 80 saat kadar kısa bir süre içerisinde perçinleyebilmişlerdi.

Şantiyeye Demiryolu İnşa Edildi

Malzemeleri hızla taşımak ve zaman kaybetmemek için şantiyeye bir demiryolu inşa edilmiş. Her bir vagonu (insanlar tarafından itilen) bir el arabasından sekiz kat daha fazla yük taşıdığından, malzemeler de daha az çabayla taşınmış oldu. Çelik kirişler bir seferde 30 kattan fazla yükseltilememiş, bu nedenle kirişleri daha yüksek katlara geçirmek için birkaç büyük vinçi kullanılmıştı.

Tuğlalar İçin Oluk Tasarlandı

1930’lu yıllarda, inşaatta kullanılan tuğlalar çoğunlukla sokağa dökülür ve ihtiyaç halinde yığından el arabasıyla tuğla ustasına taşınırmış. Sokaklar trafiğe kapatılır ve tuğlaları taşıma işi çok yorucu ve verimsiz bir şekilde yapılırmış. Bu bina için on milyon tuğlaya gereksinim duyulduğu için, eski yöntemin pek işlemeyeceği aşikarmış. Bunun yerine, Starrett Brothers ve Eken, bodrumdaki bir hazneye giden büyük bir oluk tasarlamışlar. Tuğlalar kamyonla inşaat sahasına geldikçe, müteahhitler onları oluğa boşaltmış. İhtiyaç duyulduğunda, tuğlalar hazneden çıkarılmış ve daha sonra uygun kata kaldırılan arabaların içerisine konuluyormuş.

Bitmemiş Katlarda Kafe ve Büfe Uygulaması

Zamandan tasarruf edebilmek ve işçilerin konforu için bazı ilginç uygulamalara da yine bu bina inşasında gidilmiş. Bu kapsamda henüz tamamlanmamış beş katta, işçilerin öğle yemeği için zemin kata inmek zorunda kalmayacakları kafe ve büfeler ile geçici su muslukları takılmış.  

Bina Bir Montaj Hattındaymış Gibi İnşa Ediliyordu

Binanın dış cephesi inşa edilirken, elektrikçi ve tesisatçılar binanın iç bölümündeki ihtiyaçlarını kurmaya başlamışlar. Her bir iş kolunun birbirini engellemeden çalışmaya başlaması için zamanlama kusursuz bir şekilde ayarlanmış ve bina sanki bir montaj hattında inşa ediliyormuş gibi yükselebilmiş. Starrett Kardeşler, pazar günleri ve tatil günleri dahil olmak üzere yedi milyon adam-saat harcayan 3.500 kişilik bir iş gücünü başarıyla yönetmeyi başarmış. Bu işçilerin 3.439’u 14 Ağustos 1930’da tek bir günde topluca işe alınmış. İşçilerin çoğunluğu İrlandalı ve İtalyan göçmenlermiş. İnşaat sırasında maalesef beş işçi hayatını kaybetmiş.

Ayrıca yazmızda ki fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi, o tarihlerde iş sağlığı ve güvenliği donanımı önemli bir şey olarak kabul edilmiyormuş.

İşçiler günde 15 dolar kazanmış; ki bu rakam 1930’lu yıllar için son derece mükemmel bir ücret oranı olarak kabul görüyormuş.

Planlanan Tarihten Daha Önce Daha Az Maliyetli Olarak Tamamlandı

Proje planlanan tarihten önce ve tahmini bütçenin altında tamamlandı. Öngörüldüğü gibi 18 ay sürmesi gerekirken, inşaat 15 aydan biraz daha az sürmüş. Buhran sırasında maliyetlerin düşmesi nedeniyle, nihai maliyet tahmini 43 milyon dolar yerine sadece 24,7 milyon dolarda kalmış.

Bina Turistik Bir Cazibe Merkezi Haline Geldi

Empire State Binası içinde yaşadığımız zaman diliminin en yüksek binası olmasa da mimarinin taçlandırılmış büyük bir başarısı, New York’un bir simgesi haline gelen ve her şeyden evvel ticari inşaat alanında inanılmaz bir başarı olma özelliklerini içerisinde barındırıyor. 86. ve 102 katlardaki seyir platformlarında günde dünyanın farklı farklı pek çok ülkesinden 35 bin ziyaretçiyi ağırlayan binada ziyaretçilerin üst katlara çıkabilmesi için 73 adet asansör hizmet veriyor.

Bina Aynı Zaman da Paratoner Görevi Görüyor

Tamamlanmasından on beş yıl sonra, Empire State binası birkaç büyük kuruluşun ve yaklaşık 15 bin çalışanın iş yeri haline gelmişti. Bu açıdan bakıldığında Empire State dünyanın en karlı binaları arasına da girmeyi başardı Aynı zaman da Empire State New York şehrinin en tanınan ve en sevilen mimari parçalarından biriydi. Sinema tarihinin kült filmlerinden olan King Kong gibi elliden fazla önemli filme de ev sahipliği yapan bina, bölge için bir paratoner vazifesi de görüyor. Bu kapsamda bina her yıl yaklaşık 100 defa çarpılıyor. Ayrıca 1945’te, çift motorlu bir B-25 bombardıman uçağı 79. kata çarptığında, binanın yapısal bütünlüğü de maalesef test edilebilmişti.

Yapım Süreci Fotoğraflarla Kayıt Altına Alındı

Binanın bir diğer özelliği de, inşaat esnasında profesyonel bir fotoğrafçı tarafından kare kare fotoğraflanmasıydı. Fotoğrafçı Lewis Hine, inşaat sürecinin her bir aşamasını belgelemekle görevlendirilmişti. Bu kadar uç noktalarda ve yükseklerde yapılan işinin tüm detaylarını yakalamak ve ihtiyaç duyduğu bakış açılarını elde etmek amacıyla Hine, 5. Cadde’nin biraz yukarısında sallanan özel olarak tasarlanmış bir sepetten işçileri düzenli olarak fotoğraflamıştı. Hine yalnızca bu büyük anıtın inşasını fotoğraflamak için işe alınmış olsa da, çalışan işçilere de yoğun bir ilgi göstermişti. Sanatçı bu fotoğraflarına “çalışma portreleri” ismini vermiş ve bunlar yalnızca inşaatın kendisini değil, yüksekte çalışan insan fotoğrafları anlamında da verimli bir arşiv oluşturmuştu.

Benzer İçerik:

Alıntı:https://www.santiye.com.tr/bir-bakista-empire-state-yuksek-bina-insaatinda-devrim-yaratan-bir-projeydi.

Emrah Anıl Demir
Merhaba ben Emrah Anıl DEMİR. 2009 yılında  Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun oldum. An itibariyle Gazi Üniversitesi'nde Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde yüksek lisans eğitimime, Anadolu Üniversitesi'nde Uluslar Arası İlişkiler  ve Atatürk Üniversitesinde Adalet Bölümünde eğitim ve öğrenim hayatıma devam etmekteyim.
    ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

    Henüz yorum yapılmamış.